Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Her şey büyük bir hızla değişiyor...

     Geleneklerimiz, adetlerimiz, günlük yaşantımız, doğrularımız, yanlışlarımız hepsi değişiyor.. Yeni öncelikler; yeni kelimeler şeklinde yaşantımıza girip, eskiyenleri ve kullanılmayanları devre dışı bırakıyor. Bilmem siz de fark ettiniz mi, günlük kullanımımızdan, hatta yaşantımızdan yavaş yavaş çıkan kelimelerden birisi de “Ayıp”. Hani çocukken bir büyüğünüz gelince gereken saygıyı göstermeniz için annenizin “Ayıp yavrum amcanın yanında öyle oturulur mu?” diye sizi uyarmak için kullandığı, komşunun Erik ağacına çıktığınızda “Ayıp ayıp.. in aşağı bakayım..”diye sizi ikaz ettiği kelime. Bir yerde çocukların iyi ile kötüyü doğru ile yanlışı kestirme yoldan ayırt etmelerini sağlayan, tasvip edilmeyeni  gösteren bir “uyarı” sistemi desek yanlış olmaz sanırım. Yalnız çocuklar için mi; şimdi parktaki bankların üzerinde karakucak güreşi yapan çiftleri gördükçe yirmi beş yıl önce eşimle sokakta yürürken elini tutmak istediğimde “Ayıp olur, herkes bize bakıyor..” dediğini hatırlıyor ve gülüyorum....

       1960-70 li yıllardan itibaren  çocuklarını batının modern ve bilimsel yöntemleri ile eğitmek isteyen anne babalar Amerikalı çocuk eğitmeni “Spock”ın  meşhur kitabını hatırlarlar. Yabancı dil bilen, yurt dışı görmüş bir neslin çocukları, günümüzde çoğu “fasa fiso” olduğu anlaşılan  Spock’ın öğütleri ile büyütüldüler. Bizim evde, Spock’ın kitabında öyle yazıyor diye yeni doğan çocuğunu illa yüzükoyun yatırmaya çalışan yengemle annem arasında az kavga çıkmadı. Rahmetli annem “Kızım çocuğu öldüreceksin, biz atamızdan öyle görmedik....” diyip bebeği sırt üstü yatırmaya çalıştıkça  yengem“Spock’dan iyi mi bileceksiniz...” diyip tekrar yüzükoyun çeviriyordu. Torunu ölecek diye gözüne uyku girmeyen anacığım yengem uyuduktan sonra gizlice bebeği sırt üstü çevirip, ancak sonra rahat bir uyku uyuyabiliyordu (Bir ters, bir düz yatmaktan mı bilinmez bu yeğenim çok akıllı oldu.). Geçen yıllar annemi haklı çıkardı.... Şimdi  çocuk doktorları  bay Spock’un dediği şekilde yüzükoyun yatırılan bebeklerde ölüm oranının çok yüksek olduğunu bu yüzden bebeklerin mutlaka sırtüstü yatırılması gerektiğini yazmaya başladılar. Halbuki rahmetli annem “Ben yedi  çocuk doğurdum,  sizin Spock kaç tane doğurmuş?” dediğinde ona gülmüştük.  Spock’ın bir diğer önerisi de “Gece ağlayan bebeğin asla kucağa alınmaması” idi. Zavallı bebek gece bir ağlamaya başlıyor, yedi mahalle ayakta.... Spock öyle diyor diye yengemin korkusundan geceleri hiçbirimiz bebeğe dokunamıyor, sabahı sabah ediyoruz. Geçenlerde gazetede okudum, Amerikalı Prof. bilmem kim diyormuş ki “Bebek annesinin kokusunu ve sıcaklığını arar bu nedenle geceleri ağlayan bebeği hemen kucağınıza alın..”. (Bizim millet Amerika’dan gelen bu eğitim direktiflerine pek meraklıdır; Amerikalı Prof. dedi ya artık kimse bebeğini kucağından indirmez.)

     Peki bütün bunları neden anlattım?

     Geçen hafta eşimle birlikte dişçiye gittik. Salonda sıramızı beklerken gözlerimiz hemen yanımızda oturan genç annenin 4-5 yaşlarındaki erkek çocuğuna takıldı. Suratından muzırlık akan çocuk salonun ortasındaki sehpanın üzerinde duran kitap ve dergileri şöyle bir karıştırıp, bizim gibi kendisini izleyenlere baktıktan sonra birer birer alıp yere atmaya başladı. İster istemez gülümsedik.. Annesinin çocuğuna kızacağı veya en azından ikaz edeceğini, “Ayıp oğlum yapma”demesini beklerken kadının da bizim gibi gülümseyerek oğluna baktığını görünce doğrusu biraz şaşırdık. Eşimin kolundan tutmasam kalkıp dergileri toplayacak. Yaramaz sehpada yere indirecek bir şey kalmayınca tekrar annesinin yanına döndü ve biraz sonra karşısında oturan bayanı eliyle işaret ederek; annesinin kulağına bir şeyler söyledi.. Dergileri indirme atraksiyonu o kadar ilginç gelmişti ki herkes çocuk acaba şimdi ne muzırlık yapacak diye bekliyor... Neyse anne salonun merakını fark etmiş olmalı ki eliyle karşısında oturan bayanı göstererek açıklama getirdi: “Teyzesini öpmek istiyormuş..” Salonda bir gülüşme... Karşıda oturan bayan, çocuk da olsa neticede bir erkek tarafından beğenilmiş  olmanın verdiği mutluluğu fark ettirmemeye çalışarak kollarını açıp ufaklığı çağırdı: “Aman ne tatlı şeysin sen öyle, gel öpsün ablan seni.....”  Küçük çocuk kadına doğru birkaç adım atıp durdu, bir eli ağzında “Ama dudaktan öpücem...” dedi...Hepimiz donup kaldık... Allah’tan annesi yardıma yetişti: “Bu yaşta çocuklar böyle oluyormuş.. Yuvadaki Psikolog hiç aldırış etmeyin, duymazlıktan gelin dedi..” diye konuya açıklık getirdi. Duymazlıktan geleceğiz ama hepimiz “Şimdi ne olacak?” diye meraktan çatlıyoruz . Teyze“dudaktan” lafından sonra biraz tedirgin ama çocuk ağlamaya başlayınca mecburen kollarını açıp çağrısını yineledi ve çocuğu kucağına aldı. Devamını anlatmayayım. Gazetelerde  “Cinsel taciz”suçlamasıyla 5 yaşındaki çocuğu mahkemeye veren kadının haberini okursanız bilin ki odur.....

         Demem şu ki genç annelerin ve psikolog arkadaşlarımızın bizim eski “Ayıp” kelimesini tekrar hatırlamalarında yarar var. Son günlerde, çocuklar söz konusu olunca “her şeye izin veren”, “her yapılanı hoş gören” eğitim tarzının batı ülkelerinde de terk edilmeye başlandığını, “küçük çocuklara belirli bir disiplin uygulanmasının faydalı olacağını” anlatan yazılar çıkmaya başladı. Unutmayalım ki bazı çocuklar verilenden fazlasını istemeye yatkındırlar, son günlerin moda deyimiyle “kırmızıçizgilerinizi” önceden çizmezseniz küçük oğlunuzu güzel teyzelerin kucağından sökmekte biraz zorlanabilirsiniz.....

01 Mart 2008 Cumartesi / 18420 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895