Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Türkiye’nin  dünyanın en hızlı büyüyen ilaç pazarı olduğunu biliyor musunuz? 2002’den 2003 e geçerken, üretici fiyatlarıyla 3 milyar dolar olan ilaç harcamamız  4.2 milyar dolara yükselerek % 40’lık bir büyüme göstermiş. üstelik ilaç sektörümüz büyük ölçüde dışa bağımlı.  

Geçenlerde bir hastamı rahatsızlığı dolayısı ile evinde ziyaret ettim. Ateşini oldukça yüksek ölçünce “Ağrı giderici veya ateş düşürücünüz var mı?” diye sordum. İnanmayacaksınız tam beş çeşit ağrı giderici ilaç çıkardılar. Anneannenin dizleri için kullandığı ilaç,  dedenin romatizma ilacı, evin genç kızının periyot ağrıları için kullandığı bir ilaç,  mutfaktaki çekmecede her zaman hazır tutulan ateş düşürücü ve babanın migren ilacı.. Benzer bir durumu bir yurt içi tur otobüsünde de yaşamıştım; teyzeler, çantalarından çıkardıkları ağrı giderici ilaçları birbirlerine şeker gibi ikram ediyorlardı...

Sevgili okurlarım, ağrı gidericiler evde, çantada el altında tutulacak ve en ufak bir ağrı durumunda hemen yutulacak ilaçlar değildir. Hepsinin çok önemli yan tesirleri olduğu gibi bazıların da kısmen bağımlılık yapıcı etkileri vardır. Romatoid artrit ve şiddetli ağrılarla seyreden diğer bazı hastalıklarda bu ilaçların doktor kontrol altında kullanımı tabi ki gerekli olabilir.  Benim dikkatinizi çekmek istediğim esas husus, bu ilaçların, önemli yan tesirlerine rağmen evlerimizdekontrolsüz ve aşırı miktarlarda kullanılmasıdır....

Herhangi bir ağrı için, eliniz dolaptaki ağrı gidericiye gittiğinde şu iki hususu mutlaka hatırlamanızı istiyorum.

1.Alacağınız ağrı gidericinin İYİ EDİCİ BİR ETKİSİ YOKTUR. Size sadece         -geçici bir süre- rahatlama imkanı verir... 

İlacı yutmadan önce vücudunuza ağrıyı kendisi geçirmesi için bir şans vermeyi deneyin. Daha ağrı başlar başlamaz en başta “endorfinler” olmak üzere pek çok hormon ve enzim acımızı hafifletmek ve kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlamak için devreye girer... Salgılanan Endorfinler, yalnız morfin benzeri bir ağrı giderici olmakla kalmaz vücudumuza rahatlama ve mutluluk verici bir etki de yaparlar..Hemen ağrı gidericiye sarılırsanız başta endorfinler olmak üzere iyi edici enzimler devreye girmez ve tembelliğe alışan vücudunuz, bir süre sonra ağrı tekrar ettiğinde, kendi iyileştirici hormonlarını salgılamak yerine sizden “ağrı giderici ilaç”bekler....

2.Alacağınız ağrı gidericinin önemli yan tesirleri olabilir....

Aspirin başta olmak üzere tüm ağrı giderici ve ateş düşürücülerin en önemli yan tesiri yemek borusu, mide ve on iki parmak bağırsağında yaptıkları tahriş ve kanamalardır.. Acil servise başvuran mide kanamalarının pek çoğundan yutulan ağrı giderici ilaçlar sorumludur. Yaşlılarda bu ilaçların kullanımı mide kanamasından ölüm riskini beş misli artırmaktadır.

Ağrı giderici ve antienflamatuar ilaçların(NSAI) önemli yan tesirlerinden birisi de kalp damar sistemi üzerine yaptığı zararlı etkilerdir. Büyük reklam kampanyaları ile piyasaya sürülen ve yemin billah mideye dokunmadığı iddia edilen romatizma ilacı “Vioxx”,  kalpten ölüm oranını artırdığı kesin olarak gösterilmesi nedeniyle piyasadan toplatılmıştır. Romatizma ilaçları özellikle yaşlı insanlar tarafından kullanılmaktadır. Halbuki bu ilaçlar 60 yaş üzerindeki sağlıklı kişilerin kalp yetmezliği riskini % 60, daha önce kalp hastalığı tanısı alanların kalp yetmezliği riskini ise 10 misli artırmaktadır.  
           Son yıllarda ağrı gidericilerin yan tesirleri hakkında bilinçlenen insanların yan tesiri daha az diye parasetamol grubu ağrı gidericilere yöneldiklerini görüyorum. Bu grup ağrı giderici-ateş düşürücülerin o kadar masum olmadıkları gösterilmiştir. Chest dergisinin Kasım 2009 sayısında yayınlanan bir çalışmada ilaç kullananlarda astım riskinin arttığı kesin olarak gösterilmiştir. Journal of Medicine dergisinde yakınlarda yayınlanan bir başka çalışma (Mart 2010) bu grup ilaçların özellikle 50 yaşından genç erkeklerde işitme kaybına neden olduğunu göstermiştir.

Bu konuda biz doktorların da kabahati olduğunu itiraf etmek zorundayım. Şikayetinin geçmesi arzusu ile bize müracaat eden hastayı memnun etmenin “En kolay yolu” bir ağrı giderici reçete etmektir. İlaçların yan tesirleri konusunda yeteri kadar aydınlatılmayan hastalar da bir süre sonra verilen ilacın sadık ve devamlı bir müşterisi durumuna gelmektedirler...

Unutmayın, çocuklarınız, çoğu konuda olduğu gibi ilaç kullanma alışkanlığı açısından da sizi taklit ederler. Çocuğunuzun ağrı eşiğinin düşük veya yüksek olması size bağlıdır.  En küçük bir baş ağrısında hemen ilaç kutusuna koşan anne babasını gören çocuğun ağrı eşiği de  düşük olur, dayanmak ve sabretmek yerine ilaç yutmak ona daha kolay gelir. Bu konuda şahit olduğum bir diğer yanlışa değinmeden geçemeyeceğim. Bir hastam, karnım ağrıyor diyen çocuğuna ağrı giderici diye vitamin verdiğini böylece onu ağrı gidericilerin yan tesirlerinden koruduğunu “övünerek” anlatmıştı. İlk bakışta akıllı bir yaklaşım gibi görünse de hem içinde bir “yalan” olması hem de çocuğu kolaycılığa itmesi açısından son derece yanlış bir tutum... Karşılaşacağı her ağrı-zorluk için “hemen dışardan yardım isteyen” çocuklar yetiştirmek yerine,  ağrı ve zorluklarla baş etmeye çalışan çocuklar yetiştirmemiz, bu açıdan da onlara örnek olmamız daha doğru olmaz mı?

01 Mart 2008 Cumartesi / 17562 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895