|
Gözünüz aydın, artık günde üç litre suyu bitireceğim diye sinir hastası olmanıza gerek yok; kalp krizi geçirmek istemiyorsanız günde sekiz bardak su içeceksiniz kâfi. Meşhur bir doktorumuz böyle buyurdu. Dikkat edin burası önemli; yedi veya dokuz olmaz, illa sekiz bardak olacak. Bir diğer meşhur doktorumuzsa kitabında bir litre indirim yapmış; iki litre için kafi diyor.
Sevgili okurlarım, büyük bir bilgiçlikle hayatınıza yerleştirilmeye çalışılan bu tip standartlara hemen inanmayın. İnsan vücudunun bu kadar basitleştirilmesi ve aynı kalıba sokulmaya çalışılması doğru değildir. Her insanın metabolizması nasıl farklı ise su ve yiyecek ihtiyacı da farklıdır. Tenis oynarken ben iki seti tişört değiştirmeden tamamlarken arkadaşım o kadar çok terlerdi ki dört tişört, iki şort yetmezdi. Şimdi ikimiz de sekiz bardak su mu içeceğiz?
Günlük su ihtiyacınız; yaşadığınız iklimden tutun, o günkü beden hareketinize, havanın sıcaklığına, nemine, yemeğinizin cinsine, tuzuna, genlerinize -terleyen bir yapınız olup olmamasına- ve burada sayamayacağım yüzlerce faktöre bağlı olarak değişir. Bitkisel ağırlıklı beslenenler yediklerinin zaten % 90’ı su olduğu için suya fazla ihtiyaç duymazlar. Hepimizin içinde suya olan ihtiyacımızı belirleyen, genetik kodlarla atalarımızdan bize intikal etmiş adına “susama hissi” dediğimiz muazzam bir mekanizma vardır. Susayınca su içersiniz, susamayınca içmezsiniz bu kadar basit. Genelleme yaparak “Herkes günde iki litre su içmeli” diyen söylemlerin arkasında bilimin değil su firmalarının yaptığı açık gizli beyin yıkaması vardır.
Bugüne kadar yapılan çalışmaların çoğu susamadan su içmenin yani fazladan su içmenin ekstra bir yararı olmadığını göstermiştir. Dünya literatürünü didik didik ederseniz fazla su içmenin faydalı olduğunu söyleyen (örneğin mesane kanseri riskini azalttığı gibi) birkaç çalışma ancak bulursunuz. Buna karşılık fazla suyun bir işe yaramadığı gösteren pek çok çalışma var. Maastricht Universitesi’nin yaptığı çalışmada 55 yaşın üzerindeki 120.852 kişi on yıl boyunca takip ediliyor, ister su ister başka bir içecek olsun fazla sıvı alımının kalp damar hastalığını ve felç geçirme riskini azaltıcı bir etkisi olmadığı görülüyor (1). Bir başka çalışmada 49 yaşından büyük 3858 kişi gene sıvı alımı miktarlarına göre 10 yıl takip ediliyor ve alınan su ve sıvı miktarı ile genel ölüm oranı ve kalp hastalıklarından ölüm oranı arasında bir ilişki olmadığı görülüyor (2). 55 yaşın üzerindeki sağlıklı insanların iki gruba ayrılıp 6 ay takip edildiği bir başka çalışmada gruplardan birine susadıkları zaman su içmeleri söylenirken diğer gruptan en az 1.5 lt su içmeleri istenmiş ve sürenin sonunda böbrek kalitesi, kan basıncı ve genel iyilik durumu açısından hiçbir fark bulunamamıştır (4).
Şahsen 90 yaşına gelmiş, gençliğinden beri günde bir bardak suyu zorla içen hastalar da tanıdım, günde iki litre suyu zevkle içenler de gördüm. Böbreklerinde taş olan veya üresi yükselmiş, böbrek fonksiyonu zayıflamış yaşlı hastaların su miktarını artırmalarında tabii ki yarar vardır. Ancak sağlıklı insanların hele gençlerin kendilerini fazla su içmeye zorlamalarının (maalesef bir süre sonra bağımlı oluyorlar) hiçbir anlamı yoktur. Burada dikkat edilecek nokta şu; günümüzün yarışmacı yaşam tarzı içinde, acıkınca yemek yemeye, susayınca su içmeye, gerektiğinde tuvalete gitmeye vakit bulamayan insanlardan olmamalıyız, susayınca su içmeye dikkat etmeliyiz. Şunu unutmayalım ki susuz kalmak kadar fazla su içmek de zararlıdır. Aşırı su içen kişilerde kan sodyum seviyesinin düşmesi halsizliğe, kalpte ritim bozukluklarına neden olabilir. Kendinizi susamış hissetmiyorsanız ve idrarınız da açık renkliyse yeteri kadar su almışsınız demektir.
Neden su içmeyi seviyoruz?
İnsanoğlu evrimsel olarak kendisi için –sağlığı için- bir şeyler yapmaya programlanmıştır. Faydasını göreceğimiz bir alışkanlığı devam ettirmek bizi yaşama bağlar, mutlu eder. (Su içmem gerekiyor – içtim - aferin bana.) Pek çok yaşlının onun sayesinde uzun ve sağlıklı bir ömür süreceklerine inandıkları küçük sırları (büyüleri) vardır. Kimisi bir küçük kadeh viski içer, kimi sabah suyuna limon damlatır, kimisi her gün bir hurma yer… Erişimi kolay olması, ucuz olması, düşük kalorili ve zararsız olması dolayısıyla su, “hayat iksiri” olmaya aday bir içecektir.
Suyun cildi güzelleştirdiği veya kilo vermeye yardımcı olduğu şeklindeki diğer hurafeler de su içme üzerinde etkili oluyor. Terlemek cildi güzelleştirmez, çalışmalar da fazla su içmenin cilt güzelliğine hiçbir katkısı olmadığını gösteriyor (3). Aynı şekilde karnınızı suyla şişirerek daha az yiyor olabilirseniz ancak beslenme alışkanlıklarınızı düzeltmediğiniz takdirde istediğiniz kadar su için kalıcı olarak kilo veremezsiniz.
Dostlarım, suyun çok önemli olduğunu ben de kabul ediyorum, su olmasa güzelim sebze meyveleri nasıl yıkardık?
(1) Leurs LJ. Total fluid and specific beverage intake and mortality due to IHD and stroke in the Netherlands Cohort Study. Br J Nutr. 2010 Oct;104(8):1212-21. doi: 10.1017/S0007114510001923. Epub 2010 May 11.
(2) Suetonia C. Palmer. Fluid intake and all-cause mortality, cardiovascular mortality and kidney function: a population-based longitudinal cohort study. Nephrol Dial Transplant (2014) 29: 1377–1384 doi: 10.1093/ndt/gft507 Advance Access publication 6 January 2014
(3) Wolf R. Nutrition and water: drinking eight glasses of water a day ensures proper skin hydration-myth or reality? Clin Dermatol. 2010 Jul-Aug;28(4):380-3. doi:10.1016/j.clindermatol. 2010.03.022.
(4) Spigt MG The effects of 6 months of increased water intake on blood sodium, glomerular filtration rate, blood pressure, and quality of life in elderly (aged 55-75) men.J Am Geriatr Soc. 2006 Mar;54(3):438-43.
Yorumlar
|
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895 |