İngiltere’de eğitim gören bir şeyh oğlu…

“Ertesi gün işe giderken hâlâ gördüğü rüyanın etkisindeydi. Bir yıl önce biri çıkıp da sarışın bir İngiliz kızına âşık olacağını söyleseydi gülerdi.”  

Ölümle yüzleşirken Tanrıya olan inancını sorgulayan bir şeyh…

“Şu anda kendisini selamlayan bu insanlar yarın mezarının başında dua ediyor olacaklardı. Hayır, yarın gömmezler beni diye düşündü. Cenaze namazına katılımın fazla olması için birkaç gün beklerler.”  

Şeyh’in dünya nimetlerinden faydalanmaya çalışan kardeşi…

“Hacı Vakkas, gözlerini genç kadının süt beyazı kolunun gövdesiyle birleştiği yere dikti. Memeleri ne Şeyma’nınkiler kadar küçük ne de Habibe’ninkiler kadar büyüktü. Derin bir iç çekti, aylarca, yıllarca gözlerini bile kırpmadan bu olağanüstü güzelliği seyredebilirdi.”

İsyankâr bir kız yeğen…

“Her gülüşü, her kırıtması, başörtüsünün altından çıkan her saç teli cehennem ateşinde altına atılan bir odun olacaktı ama heyhat, genç kız bu gerçeğin farkında değildi.”  

Okumayı çok seven kel bir sahaf…

“Bilgi düşünceden üstündür, çünkü bilgi sahibi olmak, yalnızca bir şeyin niçin doğru olduğunu bilmek değil aynı zamanda öteki seçeneklerin niçin yanlış olduğunu da bilmek demektir.” 

Efendi’sinin kızına âşık genç bir sofu…  

“Konaktaki kadınlara çeyizlik göstermeye gelen Çingene kapıdan içeri girerken kıkırdayarak ‘bıyıklarını çok beğendiğini’ söylemişti. Nesi hoşuna gittiyse!”

Her şeyi bilen ihtiyar bir adam…

“Bak oğlum, inşallah o gün gelip de zevcenle yatağa girdiğinde zinhar onun yatakta hâkim olmasına, seni idare etmesine izin vermeyeceksin. Dümeni kadının eline verdiğin anda işin bitmiş demektir, doğrudan cehenneme gidersin.”

Kara bir köpek…

Kara köpek, Efendi’yi duymamış gibiydi. Yandaki direğin dibine gitti, arka bacağını kaldırdı, biraz işeyip bir sonrakine geçti. Dördüncü direğe de işedikten sonra geri döndü, sınırlarını belirlemişti.

Ve düştüğü bataktan çıkmaya çalışan bir genç…

“Genç adam emekleyerek efendisine yaklaştı. Sakallı adam gözlerini kapadı, ellerini gökyüzüne kaldırdı, dudakların kıpırtısı durunca nefesini delikanlının yüzüne doğru üfledi.” 

Murat Kınıkoğlu’nun, kimi sorgusuz sualsiz biat eden, kimi kıstırılmışlık duygusuyla boyun eğen, kimi ise sorgulamaktan sonuna kadar vazgeçmeyen karakterleri sizi hem düşündürecek hem güldürecek.   

Satın Almak İçin Tıklayın ( idefix.com ) 

Satın Almak İçin Tıklayın ( kitapyurdu.com )