Size söylenen çoğu şeye inanan “saf” bir insan mısınız? Yoksa her şeyden şüphelenen “kuşkucu” bir insan mısınız? 0 (en saf) ila 10 (en kuşkucu) arasında nerede olduğunuz sorulsa ne cevap verirsiniz?

Bu kitabın yazarının fikir önderi olan Amerikalı ünlü bilim adamı astrofizikçi Carl Sagan “kuşku duyma” fiili için bakın ne diyor: “Bana öyle geliyor ki gerekli olan, iki zıt gereksinme arasında hassas bir dengedir: Bizim için yeterli olan tüm hipotezlerin en kuşkucu şekilde araştırılması ve aynı zamanda yeni düşüncelere büyük ölçüde açık olmak. Eğer sadece kuşkucu olursanız o zaman hiçbir yeni düşünce size ulaşamaz. Yeni hiçbir şeyi öğrenmezsiniz. Saçmalığın dünyaya hakim olduğuna inanan huysuz bir ihtiyar haline gelirsiniz. (Kuşkusuz sizi destekleyen çok veri vardır.) Öte yandan, saflık noktasında açık olursanız  ve içinizde bir nebze bile kuşkuculuk olmazsa o zaman yararlı düşünceleri yararsız olanlardan ayırt edemezsiniz. Eğer tüm düşünceler eşit derecede geçerli olsaydı o zaman kaybolurdunuz çünkü  o zaman bana öyle geliyor ki hiçbir düşünce artık hiçbir geçerliliğe sahip olmazdı.”

Dünyamız akıl dışı iddialarda bulunan uyanıklarla dolu. Din sömürücüleri, Mesih iddiasında bulunanlar, ölülerle ilişki kuran medyumlar, gelecekten haber veren astrologlar, UFO’lar tarafında kaçırıldığını iddia eden psikiatrik vakalar… Shermer “bir kuşkucu olarak” tüm bu akıl dışı iddiaları tek tek çürütüyor. Bu sırada kuşkucunun tanımını şöyle yapıyor: “Kuşkucu, nereden gelirse gelsin herhangi bir bilgiyi veya önermeyi kabul etmeden önce kanıt isteyen, o özel iddianın gerekliliğini sorgulayan kişidir.”   

Temposu zaman zaman düşse de ilginç bir kitap.