Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Bakan Koç’un “Az gelişmiş ülkelerde şiir, çok gelişmiş ülkelerde roman gelişmiştir.”sözüne çok büyük tepkiler geldi. Pek çok edebiyatçı ve yazar onun haklı olduğunu bile bile sırf bakanı savunuyor durumuna düşmemek için destek vermedi. Bir insanın üzerine yapışan negatif imaj bazen onun doğru sözlerinin bile tepki almasına neden oluyor. Toplantılarda uyuklayan, Rus turistler  için sonu özürle biten bir pot kıran ve “mavi kanlılar”ın kendisini istemediğini söyleyen bir bakan nasıl oldu da ülkemizin mümtaz edebiyatçılarının alanına tecavüz edip böyle önemli bir konuda fikir beyan etme cüretini gösterdi? (üstelik laf aramızda şişman bir adam...)

Salvo atışlar iki gün sürdü... Gazeteler bakana fırça atmaya gönüllü şair ve yazarlar bulmakta zorlanmadılar. Halbuki hepsi onun doğru söylediğini biliyordu, buna rağmen sırf  karşı durmak adına şiirin büyüklüğünden ve öneminden bahseden basit cümleler kurdular; sanki bakan şiir önemsizdir demiş gibi. ülkemiz Roman yazarları çıkıp sözün doğruluğunu savunur, en azından roman hakkında birkaç laf ederler diye birkaç gün boş yere bekledim. Yoksa bu ülkede hikaye ve roman yazmanın ne kadar güç bir iş olduğunu bilen roman yazarları yok mu? Hiç yazar tutukluğu yaşamadılar mı? Yayınlayamadıkları romanlar yüzenden boşa giden yılları olmadı mı? Ya da bir yıl boyunca yazdıkları yüzlerce sayfayı çöpe atmadılar mı hiç?

Köşe yazarları içinde Milliyet den Mehmet Yılmaz ve Hürriyet den Hadi Uluengin  şiircilerin hışmına uğramamak için “şiir aşığı olduklarını özellikle vurgulayarak” da olsa bakanın söylediği sözün doğru olduğunu yazdılar.

Bence roman yazmak, şiir yazmakla kıyaslanmayacak kadar zor ve emek isteyen bir iştir.“İlham gelsin de bir şiir yazayım” la olmaz, muazzam bir öz disiplin gerektirir. Hele nerdeyse yazılmamış hiçbir hikaye ve konunun kalmadığı günümüz dünyasında özgün bir konu bulup insanları elinde tutuğu sayfaları merakla çevirterek saatlerce oturduğu koltuğa çivileyecek bir roman yazmak, eli öpülesi bir beceridir. Türkiye de böyle kaç roman yazarı var derseniz o ayrı bir konu....

Senaryo yazımı ise romandan da öte bir sanattır;  daha zordur,  daha kıvrak bir zeka ve daha yoğun bir çalışma gerektirir. Ekonomik sıkıntılardan yakınıp “Ah bir para olsa Oskar’lık filmler yaparım...” diye uçanlara bakmayın, Türk filmlerinin seyirci bulamamasının en önemli sebebi  iyi senaryo yazılamamasıdır.. Bir roman yazarı, kahramanının ve olaydaki karakterlerin düşüncelerini aktarma, hislerine tercüman olma şahsına sahiptir. Halbuki senaryoda karakterinizin beyninin içine bir kamera yerleştirme şansınız olmadığından böyle bir imkanınız yoktur. “Anlatma” imkanınız büyük ölçüde elinizden alınmış olup sadece “gösterme” şansınız vardır. Tabi bazı senaristlerimiz gibi senaryo ile romanı karıştırır her şeyi kahramanlarınıza anlattırırsanız  perdede uzun konuşmalar yapan insanlar görmekten bıkan seyirci de sıkılır ve şimdi olduğu gibi sinema salonlarını  boş bırakır....

Sayın bakanı tebrik ediyorum. Yüzde doksanının kendisini büyük şair zannettiği, en azından hayatında bir kez şiir yazmayı denediği bir ülkede çoğunluğu kızdıracağını bile bile böyle bir söz söylemek için insanın ya sözünü sakınmayan biri olması lazım ya da...

Bence bizim toplum için Şiir / Roman / Senaryo tartışması henüz erken....  Daha yaptıkları zor ve önemli işe sahip çıkmayı becerebilen romancılarımız bile yok.. Toplum olarak roman aşamasına geçemediğimizden şimdilik şiir sohbetleri ile idare edeceğiz... Cuma akşamı  Maarif’den emekli  Mümtaz beyin evinde ki şiir toplantısını sakın kaçırmayın.. Konu; Güzel Istanbul ve Erguvan ağaçları... Nermin hanımın sözü var, gelenlere yeni bastırdığı şiir kitabından dağıtacak....

01 Mart 2008 Cumartesi / 17978 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895