|
Geçen hafta, hastalarımdan biri, elinde bir torba dolusu ilaç, kolları çürük içinde ziyaretime geldi. Akşam yemeğine oturmak üzereyken göğsünde bir ağrı hissedince hemen yakındaki özel hastanenin aciline gitmişler. Elektrokardiyografi çekilmiş, testler yapılmış, serum takıldıktan sonra bir elektro daha... Kan sulandırıcı ilaçlar, ağrı gidericiler, ağızdan mide ilaçları... Nöbetçi doktor “Her ihtimale karşı sabaha kadar yoğun bakımda tutalım...” diyince çaresiz hastanede kalmışlar. Uykusuz geçen gecenin sabahı, olabilecek tüm hastalık ihtimalleri sıralandıktan sonra en kısa zamanda bir kardiyolog, bir gastroenterelog, bir akciğer uzmanı tarafından görülmesi önerisi ile taburcu edilmiş. Yukarda anlattığım hikayeye benzer durumlar belki sizin de başınızdan geçmiştir. Gelin bu olaydan bazı dersler çıkaralım: 1.Araştırmalar Acil servislerdeki “yanlış teşhis” oranının ( %20-40 ), polikliniklere göre daha yüksek olduğunu göstermiştir. Acile götürülen çocuklara yanlış teşhis koyma oranı %27-58 arasında bulunmuştur. Kriz durumunun oluşturduğu psikolojik baskı ile biran önce teşhis koyma isteğinin acil servislerdeki doğru teşhis oranını azalttığı düşünülmektedir. 2.Şunu unutmayalım ki acil servisler “ilk şikayette” ve “her şikayette” baş vurulacak yerler değildirler. Adı üstünde, sadece “acil” sağlık sorunlarında gidilmesi gereken yerlerdir. Devlet hastanelerinde, istedikleri branşların polikliniklerinden randevu alamayan hastaların doğrudan acile başvurması, bu servislerin iş yükünü artırabilmektedir. 3.Hastaneler, özellikle özel hastaneler, diğer işletmeler gibi kar amaçlı kuruluşlardır. Bu açıdan baktığınızda alışveriş ettiğiniz marketle semtinizdeki özel hastane arasında bir fark yoktur. Doktorlar, hastanın başını okşayıp, “Önemli bir şeyiniz yok, bir antiasit alın ağrınız geçer,” derlerse sistem para kazanamaz. Yapılan her tetkik, konulan her teşhis, uygulanan her tedavi “para”; “önemli bir şeyiniz yok, evinize gidebilirsiniz” lafı ise “risk ve hava” getirir. 4.Buradaki hata; hastanede veya doktorlarda değil, sistemdedir. Hükümetin özelleştirme politikası ile tek amacı kar olan özel sektör sağlık kuruluşlarının sağlık sistemimizdeki payının artması, “çok tetkik/çok teşhis/çok ilaç” sarmalını daha da azdıracak, hastaneye girip de tetkik yaptırmadan, onlarca ilaç almadan dışarıya çıkmak gittikçe daha zorlaşacaktır. 5.“Hastamı öldürdün,” diye kurşunlanan, bıçaklanan doktorları gazetelerde okumuşsunuzdur. Acil servislerdeki meslektaşlarımız, yeterli can güvenlikleri olmadan “acaba bir şekilde ben de suçlanır mıyım” endişesi ile çalışmaktadırlar. Bu nedenle acil servis doktorunun birinci görevi ve öncelikli hedefi “herhangi bir hastalığı atlamamaktır.” Sizin ekonomik durumunuz, geceyi soğuk bir hastane odasında geçirip geçirmemeniz, canınızın yanması, hatta iyi olup olmamanız bile önem açısından ikinci sırada gelir. Bu yüzden çok küçük bir ihtimal dahi olsa mümkün olabilecek tüm hastalıkları ekarte etmek için mümkün olduğunca çok tetkik istemeleri normaldir. 6. İstisnalar olmakla beraber acil servislerde genellikle her branştan uzman hekim bulunmaz. Her hastalıktan az çok anlama yeteneği olması beklenen nöbetçi doktor arkadaşlarımız hastalığı atlamamak ve biran önce doğru teşhise ulaşmak için daha çok tetkik yapmak veya tedavide daha çok ilaç kullanmak yolunu seçebilirler. Sonuç olarak, herhangi bir şikayetiniz olduğunda, hemen acile koşmak yerine sizi tanıyan, risk faktörlerinizi ve sağlık geçmişinizi bilen doktorunuzu aramanız ve onun önerileri doğrultusunda hareket etmeniz hem keseniz hem sağlınız için daha iyi olur. Yorumlar
|
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895 |