10 yıl sonra mı 50 yıl sonra mı olur bilemem... 

Bir gün gelecek,  yönetimdeki hükümet aldığı bir kararla, ülkedeki tüm kadınların başını örtmesini isteyecek. Hiç öyle şey olur mu demeyin, şu anda bir oylama yapılsa ülkenin en az yüzde kırkı böyle bir kararı  destekler. Kırk yıl önce biri çıkıp Türkiye’de gelecekte bir gün kadın polislerin başını örteceğini söyleseydi herkes gülerdi. Atatürk devrimlerini acele etmeden birer birer yıktılar, gidişatı o kadar kanıksadık ki bu gün izlemekle yetiniyoruz. 

Bir gün gelecek o günün Cumhurbaşkanı ekranlara çıkıp halka “Baş örtüsü hayırlı olsun. Halkın üzerinde başka bir güç yoktur, siz istediniz biz yaptık” diyecek. Hükümet sözcüsü “Şeriatı geri mi getiriyorsunuz” diye soranlara  her zamanki yumuşak ses tonuyla “Müslüman bir ülkede kadınların başını örtmesinden daha doğal ne olabilir?” diye cevap verecek. Cumhuriyet Halk Partisi her zamanki gibi kararı Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini söyleyecek. Sonra dilekçeyi verirken Anayasa mahkemesi üyelerinin hepsinin imam hatipli olduğu akıllarına gelecek.  

O bir gün geldiğinde gençler ne yaparlar  tahmin etmek zor. Büyük bir kısmı mevcut eğitim sistemi sayesinde zaten o gün geldiğinde Atatürk ve devrimleri hakkında fazla bir şey bilmedikleri için kararı alkışlayacaklar. Bir kısmı aynı bugün yaptıkları gibi Avrupa'ya ve Kanada'ya kaçma planları yapacaklardır. Direnen Atatürkçülere Ne olacağını tahmin etmek zor değil. Hapishanelerde yer açmak için yeni bir af çıkarmaları gerekecek.  

O bir gün geldiğinde, ABD kızar gibi yapıp gizliden gizliye hükümeti destekleyecek. Avrupa işe karışmamayı tercih edecek, muhtemelen “Göçü engelleyin, bizden mal almaya devam edin, onun ötesinde ne haliniz varsa görün” diyecek. 

O bir günün geleceğinden nasıl bu kadar emin olabilirsin diye soranlara İslam Dinini ve Kur’an-ı Kerim'i iyi bildiğimi  söylemekle yetineceğim. Kör değilim, köyü orada görüyorum ve kılavuza ihtiyacım yok. 

O bir gün geldiğinde hayatta olur muyum bilmiyorum. Hayatta olsam bile kahrımdan öleceğim kesin. Tüm bunları, olan biteni oturduğunuz yerden seyirci gibi izlemeyin diye yazdım. Armut piş ağzıma düş devri geçti. Adına “Parti”, “Dernek” denilen kuruluşlar var duydunuz mu?