|
Televizyon haberleri ve basından Ak Parti Ağrı milletvekili Melik özmen’in tenis oynarken kalp krizi geçirip vefat ettiğini duymuşsunuzdur. Tüm ölümler, sevenleri ve yakınları için yıkımdır ama kalp krizi gibi beklenmeyen, ani ölümlerin acısı bir başka... Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum... AKP’nin daha önce Kütahya ve Aydın milletvekilleri de kalp krizi ile hayatlarını kaybettiler. “Acaba bu bir tesadüf mü yoksa muhafazakar milletvekillerinin kalp krizi riski daha mı yüksek?” diye düşünürken gazeteden merhuma daha önce anjiyo yapıldığını, bir damarında darlık bulunduğunu ve buna rağmen sigara içmeye devam ettiğini öğrendim. “Kaderde ne varsa o olur...” düşüncesi veya “Acı patlıcanı kırağı çalmaz..” ata sözü bir cana daha mal olmuş gibi görülüyor...
Bu gidişle “milletvekilliği”ni kalp krizi riski yüksek mesleklerin “en başına” yerleştirmemiz gerekecek. Gazetecilerin, avukatların ve bankacıların da kalp krizi açısından çok yüksek risk altında olduklarını belirtmek isterim.
Yüksek risk grubunda olup da düzenli spor yapmayan kişilerin, tenis, futbol, basketbol gibi zorlamalı sporlardan kaçınması gerekir. Düzenli spordan kastım “Haftada en az beş gün ve her gün en az 30 dakika spor” yapmaktır. Bu kişilerin kalbinde kollateral damar dediğimiz vücudun kendi kendine yaptığı koruyucu/yardımcı damarlar gelişir. Uzun süre spor yapmayıp birden yüklenen kişilerin veya aniden büyük bir stresle karşılaşan genç kişilerin kalbi ise tıkanıklığa hazırlıksız yakalanır ve enfarktüs çok ağır seyrederek hayata mal olabilir...
Bizim ülkemizde her yıl onlarca kişi “Tenis oynarken” veya “Halı sahada top oynarken” boş yere enfarktüs geçiriyor, çoğu da hayatını kaybediyor. “Boş yere” diyorum çünkü biraz dikkatli olup düzenli sağlık kontrolleri yaptırarak bu ölümleri çok azaltmanın mümkün olduğuna inanıyorum.
Tıp biliminde; özellikle kardiyoloji alanında bu kadar büyük gelişmeler varken ve her köşe başında bu kadar yeni klinik açılmışken insanlar neden böyle kalp krizinden aniden gidiyorlar? üstelik bu kişilerin bir kısmı erken teşhis ve tedavi için gerekli maddi imkânları olan kişiler...
Bence gelişmiş ülkelerde görülme oranı gittikçe düşen kalp hastalıklarının ülkemizde gittikçe artmasının dört önemli nedeni var;
1. Türkiye’de sigara tüketiminin gittikçe artması.
2. Türk insanının büyük kesiminde “Düşük kolesterollü beslenme” bilincinin henüz yerleşmemiş olması...
3. Riskli insanlarımızın efor testi yaptırmayı ihmal etmesi veya efor testinden korkması,
4. Dilimize yerleşmiş “Acı patlıcanı kırağı çalmaz..” ve “Atın ölümü arpadan olsun..” atasözleri...
5. İnsanlarımızın kalp hastalığının aynı bir “grip” veya “böbrek taşı” gibi önceden bir ağrı vermesini beklemesi...
Unutmayın ki kalp krizi, önceden hiçbir belirti vermeden, en azından sizi uyaracak kadar önemli bir sıkıntı yapmadan aniden ortaya çıkabilir. Muayeneye gelen hastalarıma risk faktörleri olduğu için “Efor testi yaptırmaları” gerektiğini söylediğimde “Ben her gün koşuyorum bir şey olmuyor...” veya “Kalbimle ilgili hiçbir şikayetim yok, yapmasak olmaz mı?” diyorlar... Sevgili okurlarım; haftada bir halı sahada maç yaparken hiçbir şikâyetinizin olmaması veya evinizin önündeki yokuşu rahat çıkmanız kalbinizin sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Eğer “Risk faktörü” dediğimiz aşağıda saydığım faktörler sizde de varsa mutlaka kalbinizi “efor testi” yaptırarak kontrol ettirmeniz gerekir.
1.SİGARA İçEN 35 yaşın üstünde ki erkekler.
2.SİGARA İçEN menopoza girmiş kadınlar.
3.Anne baba veya yakın akrabalarında 50 yaşın altında kalp krizinden ölen veya ani ölüm olanlar..
4.Yüksek tansiyon veya şeker hastalığı olanlar ( birde sigara içiyorsanız katmerli).
5. Stresli bir hayatı olanlar.
Eğer yukarda saydığım risk faktörleri kendinizde değil de sevdiğiniz bir yakınınızda varsa size gene büyük görev düşüyor. YAKINLARINIZIN KALBİNİ İHMAL ETMESİNE İZİN VERMEYİN. İnsanlar “Durduk yere başlarına iş açmamak” veya “Masraftan kaçınmak” adına doktora gitmekten veya efor testi yaptırmaktan kaçınabilirler. Kalp ihmale gelmeyen bir organdır; onları yüreklendirin, teşvik edin, gerekirse birlikte gitmeyi, yanlarında olmayı teklif edin...
Efor testi, yürüyen bant üzerinde en fazla 15 dakika süren bir “hızlı yürüme” işlemidir. Bu esnada EKG kaydı alınarak ortaya çıkan değişikliklere göre kalp riskiniz ve damarlarınızda bir darlık olup olmadığı anlaşılır. Efor testinin damar tıkanıklıklarını gösterme ihtimali yüzde yüz değildir ancak bir kardiyolog gözetiminde yaşınıza uygun bir efor yaptığınız takdirde % 85’in üzerinde bir ihtimalle kritik damar darlıkları yakalanır...
Unutmayın bilmek, bilmemekten iyidir...
Yorumlar
|
Copyright © 2006 - 2023 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895 |