Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*
            Sebebini bilmediğimiz her türlü kanama, bizi uyarmalı ve sağlığımızla ilgili alarma geçmemizi sağlamalıdır. Esasında çoğumuz;  muhtemelen atalarımızdan genlerimizle bize intikal eden kolektif bilincin etkisiyle, kan görünce telaşlanır, huzursuz oluruz. “Aslan gibi babayiğit” dediğimiz kişilerin iğne görünce veya biraz  kan verince suratlarının bembeyaz olup bayılmalarının nedeni de aslında minicik iğneden korkmaları değil vücudun “kan kaybını önleme amaçlı” tansiyonu düşürmesini sağlayan alarm-refleks mekanizmadır.      Buna rağmen, “Kötü bir rahatsızlıkla karşılaşma ihtimali” bazı kişilerin,  vücutlarının kendilerine verdiği bu “açık ikazı” bilerek görmezlikten gelmelerine neden olur. Eğitimli insanların bile (hatta doktorların kendilerinin bile) uyarıcı bir kanamayı ihmal ettiklerini, kanamayı yapan sebebi araştırma zahmetine girmediklerini görebiliyoruz. Sonuç maalesef genellikle “hastalığın teşhisinin geç konulması ” veya “önemli hastalıkların atlanması” şeklinde oluyor.         Ağızdan gelen kan, bazen diş eti kanaması gibi basit bir nedenle olabilir. Bazen de aspirin veya ağrı giderici kullanımına bağlı olarak mide cidarının tahriş olmasıyla ortaya çıkar. Kan, bulantı, öğürme veya kusma ile geliyorsa yemek borusu veya mide kaynaklı önemli bir hastalığın habercisi olma ihtimali yüksektir. Mide kanamalarında, taze kırmızı kanın rengi değişmiş olup “kahve telvesi” şeklinde  kahverengiye çalan bir renk ortaya çıkar. Kanın öksürükle birlikte gelmesi halinde  kanama nedeni olarak solunum yollarındaki bir rahatsızlığı düşünürüz. Tüberküloz (verem), artık zengin fakir ayrımı yapmadan toplumun tüm katmanlarında sık görülen  bir hastalık olup  balgamla kan gelmesi halinde aklımıza ilk gelen ihtimallerden birisidir. Bazı hastalarımdan duyduğum gibi: “Doktor bey önemsemedim çünkü sadece bir kez olup geçti.....”, “Doktor bey kimseye söylemedim  çünkü kan çok azdı...” veya “Doktor bey aldırmadım çünkü o gün kırmızı lahana yemiştim..” gibi mazeretleri asla aklınıza bile getirmeyin... “Ağız yoluyla bir kanama görür görmez mutlaka doktorunuza gidin ve kanamanın sebebi kesin olarak belli olana kadar işin peşini bırakmayın.....”          Makattan gelen kan, bazen basur gibi basit bir nedene  bazen de rektum veya kalın barsak tümörü gibi önemli bir hastalığa  ait olabilir. Hemoroid veya basur dediğimiz hastalıkta hastalar genellikle makatlarında ellerine gelen bir şişlikten bahsederlerse de iç hemoroidde ele hiçbir şey gelmeyebilir. Kanamanın taze kırmızı kan şeklinde olması, tuvaletten sonra damla damla kan gelmesi veya tuvalet kağıdında kan görülmesi aklımıza öncelikle hemoroidi getirir. Yeri gelmişken, bu basit hastalığın (pek çoklarının sandığı gibi) “kansere dönüşme” gibi bir riskinin olmadığını burada bir kez daha hatırlatmak isterim.         Eğer ailenizde kalın barsak kanseri hikayesi yoksa ve yaşınızda 40 dan küçükse çoğu zaman basit bir doktor muayenesi kanamanın kaynağının belirlenmesi açısından yeterli olacaktır. Eğer 40 yaşından büyükseniz ve yeni ortaya çıkan bir kanama söz konusu ise rektum ve kalın barsak kanserlerinin atlanmaması için kolonoskopi ile bağırsakların ileri tetkiki uygun olur. “Sanal Kolonoskopi” dediğimiz boru kullanmadan tomografi ile barsakların dışardan incelenmesi metodu; şimdilik pahalı olması, tetkik sonrası gaz ve karın ağrısı yapabilmesi ve doğruluk yüzdesinin klasik kolonoskopiye göre nispeten düşük olması nedeniyle henüz yaygın olarak kullanılmamaktadır.   ·        40 yaşından itibaren, yılda bir kez bir parça büyük aptesti  laboratuara yollayarak “gizli kan” araştırması  yaptırmanız tümöral hadiselerin erken yakalanması açısından son derece önemlidir. ·        50 yaşına gelen kadın erkek herkesin,  hiç şikayeti olmasa bile mutlaka “kolonoskopi” yaptırmasını tavsiye ediyorum...         Ailesinde barsak tümörü olan kişilerin bu işleme 30 yaşında başlaması gerekir.  Kolonoskopi sanıldığı kadar zahmetli bir işlem değildir. Uygulamadan önceki gece müshil ile barsaklar boşaltılır. Daha sonra doktorunuz, hafif bir iğne ile sizi biraz “Leyla” yaptıktan sonra  fleksible , kolay eğilip bükülür, esnek bir ışıklı boruyu makatınızdan içeri sokup ince barsağın giriş kısmına kadar tüm kalın barsağınızı dikkatle inceler ve eğer varsa gördüğü “polip” dediğimiz kanserleşme istidatı olan  bezleri temizleyip, hoşuna gitmeyen lezyonlardan küçük biyopsiler alır. 15 dakika sonra tetkik bitmiştir. Eğer inceleme tamamen normal ise en az 5 yıl rahatsınız.      Nedense Kolonoskopi önerdiğim erkek hastalarım gülümseyerek “Doktor bey bu yaşa kadar koruduk, bundan sonra bilmem ki nasıl olur...” diyerek yan çiziyorlar. Sakın kolonoskopi işlemini gözünüzde büyütmeyin. Yaptıran pek çok “erkek” hastamın, işlemden sonra “Ayol ne kadar kolaymış, keşke daha önce yaptırsaydım...” dediklerini kulaklarımla duydum... Gerçi altı ay önce kolonoskopi yaptıran kuzenimin arkadaşları, o günden sonra davranışlarının biraz değiştiğini söylüyorlar ama ben inanmıyorum... Söylentiye göre, yürüyüşü biraz  garipleşmiş, şirket yemeğinde sahneden inmemiş, dansöz kız bile “benden iyi kıvırtıyor...”  diyerek kenara çekilip onun “göbek titretmesini” seyretmiş.. Emin olun çekemeyenlerin iftirası... Siz siz olun bu önemli tetkiki sakın  ihmal etmeyin. Erkek bayan fark etmez, yaşınız 50 yi geçtiyse, hiç şikayetiniz olmasa bile “Haydi çocuklar aşıya...”
02 Mart 2008 Pazar / 21535 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895