Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Devlet hastanelerinde yıllardır devam ede gelen ve halkı bıktıran organizasyon sorunları ve aksaklıklar herkes tarafından bilinir. “Başhekimlik” müessesesinin ülkemizde ki uygulama şekli de acilen düzeltilmesi gerekli bu sorunlardan biridir. ülkemizde başhekim hastanenin her şeyidir. Milyarlık ihaleleri kimin alacağından tutun,  kimin nerede çalışacağına, kimin nereye sürüleceğine, çöpün nereye döküleceğine kadar her şeye o karar verir. Hangi doktorun kaç yatağı olacağı, hangisinin poliklinikte hangisinin katta çalışacağı gibi konularda başhekimin yetki alanına girer.  Hastanede çalışan doktorlarla başhekimler arasındaki çekişmelere ait hikayeler anlatmakla bitmez. En son bir gazetede tayin olan başhekimin arkasından davul çalarak kutlama yapan meslektaşlarımı gördüğümü hatırlıyorum...

            Mevcut başhekimleri tenzih ederim ama özellikle Anadolu’da hastaneye yatabilmenin en kolay ve garantili yolunun başhekimin muayenehanesinden geçmek olduğunu ve bazı başhekimlerin devletin hastanesini özel klinikleri gibi kullandığını herkes çok iyi biliyor. 

Şimdi Sağlık bakanlığı başhekimlere diyor ki “Muayenehane açmak istiyorsan başhekimlik görevini bırak”. Amaç; “Başhekimlerin hastaneyi istismar etmelerini önlemek, onların tüm güçlerini ve mesailerini hastaneye vermelerini sağlamak” ise çok haklı bir öneri. Şurası bir gerçek ki hastasından personeline, acil servisinden ameliyathanesine hastaneyi dört dörtlük hizmet verir durumda tutmak için yarım gün değil tam gün mesai bile az gelir...

            Tabipler odası bu uygulamaya, “Türkiye’de 60 yıldır uygulanan bir sistem olduğu ve özel muayenehanelerin de kamusal bir hizmet verdiğini” söyleyerek karşı çıkıyor ve bence hata yapıyor. Bu şekilde “AKP hükümetinin kadrolaşmaya gideceği, bu girişimle bir çok hastane başhekiminin istifa etmesine sebep olarak yeniden bütün hastanelere başhekim atama olanağı elde edileceği” endişelerine ben de katılıyorum. Bence bu ayrı bir konudur ve ayrıca mücadelesi verilmelidir. Bakanlığının yaptığı her şeye itiraz etmek adına doğru yapılanlara da itiraz etmek ne derece doğru olur?  Karşı çıkacağımız konuları seçerken biraz daha seçici olmalı, kamunun yararını her şeyden çok düşünmeli, “yapılan her şeye toptan itiraz etmenin” kolaycılığına ve cazibesine kapılmamalıyız...

EĞRİYE EĞRİ....

            Gelelim sağlık bakanlığının bir diğer uygulamasına; yeni yasa ile yataklı sağlık kuruluşlarına birer mescit açma zorunluluğu getiriliyor.

            Bu mescitlerin kimin için açılmak istendiğini anlayamadım. Hastalar için mi yoksa personel ve doktorlar için mi?

            Hastalar içinse, bir kişinin hastaneye yatması için adı üstünde “hasta olması”, en azından günübirlik hastane yolculuğunu yapmaya gücü yetmeyecek kadar rahatsız olması gerekir. Böyle hasta olan bir kişi üç kat aşağıdaki mescide gidip namaz kılabilir mi? Kılması gerekiyor mu? Tekerlekli sandalyeyle koğuştan mescide namaz servisi mi düzenleyeceksiniz? Kaldı ki yıllardır yatağında veya odalarında namazlarını kılan yüzlerce hasta gördük, şimdiye kadar hiçbir doktor burada namaz kılmak yasaktır dedi mi?

            Diyelim ki mescidi açtınız ve hasta beş vakit namaz kılıyor. Vizite zamanı hastayı yatağında bulamayınca ne yapacaksınız? “Hasta üç kat aşağıdaki mescitte efendim, biraz bekleyin şimdi selam verip geliyor..” Muayene zamanlarını da (yeni başhekimin emriyle) namaz vakitlerine göre mi ayarlayacağız? Sadece o kadarla kalsa iyi, ilaç saatleri ne olacak? Onu da şöyle değiştirebiliriz; tansiyon ilacı sabah namazından sonra, romatizma ilacı akşam ezanından önce.... Doktor bey iğnesini ne zaman yapacağız? İkindi namazını müteakiben...

Beş vakit namaz kılmak örnek aldığınız hastane kilisesinde haç çıkarıp dua etmeye benzemez; abdest alacaksınız, namaz kılacaksınız, dua edeceksiniz... Hepsini toplayın gününüzün nerdeyse yarısını mescitte geçirmeniz gerekir.. Soruyorum, adı üstünde “hasta” mescitte fenalaşırsa ne olacak? Nöbet listesine bir de “mescitten sorumlu hekim” ilave etmek lazım. İşin bir de ayrımcılık boyutu var. Bir koğuşta yattığınızı düşünün; mescide gidip namazlarını eda edenler koğuşa döndüklerinde gitmeyenlere nasıl bakacaklar? Hastaları gruplara ayırmayacağınızdan emin misiniz? Mescide gidenler, yatağında kılanlar, Cumaya gidenler, hiç kılmayanlar....

            Eğer mescit doktorlar ve personel için yapılıyorsa o daha kötü. Başhekimler namaz kılacağına göre tüm personel beş vakit mescitte olacak demektir.

            Hastalar? Onlar Allaha emanet...

24 Şubat 2009 Salı / 19634 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895