Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*
            Cumartesi akşamı CNNdeki Kürşat Başar’ın sohbet programında söz dönüp dolaşıp evlilik ve sadakate geldi. Üç Maymun filminin oyuncularından Hatice Aslan “Bir erkeğin iki kadını olmalı” dedi, “Biri her şeyini paylaştığı dostu, arkadaşı, diğeri de yattığı insan.” Sohbetin devamında kendisinin gerçek hayatta hangi kadın olduğunu-veya olmak isteyeceğini duymak isterdim; eşiyle konuşan, sohbet eden, paylaşan kadın mı yoksa yatılan kadın mı? Ne yazık ki söylemedi... Diğer konuklar önerinin saçmalığını göreceklerdir diye düşünürken gazeteci Mehmet Yılmaz “Evlilik kurumu insan tabiatına uygun bir şey değil” diyerek Hatice hanıma katıldığı belli etti. 
            Sayın Yılmaz’ın “insan tabiatı” derken evrimsel süreç içindeki atalarımızın yaşantısını ve tek eşliliği kastettiğini düşünüyorum. İnsan-maymun soy ağacının yaklaşık 20-30 milyon yıl önce ayrıldığı biliniyor. Atalarımız 100 bin yıl öncesine kadar maymunlardan pek de farklı olmayan bir hayat sürdüler. Bu yüzden maymunların evlilik hayatının Sayın Yılmaz’ın kastettiği “insan tabiatı” konusunda bize fikir verebileceğini düşünüyorum. Gerçekten de maymun sürülerinde tek eşlilik yoktur, erkeğin mutlak hakim olduğu üç dört dişi ve çocuklardan oluşan küçük aileler vardır. Oldukça kıskanç olan erkek maymun, kendisi bir eşten diğerine dolaşıp dururken yabancı erkeklerin dişilerine yaklaşmasına izin vermez. Buna karşılık dişi maymunların ellerine geçen fırsatları değerlendirmekte oldukça becerikli olduklarını söylemeliyim; kırmızı orangutan maymunları, erkeğin yakınlarda olmadığı durumlarda etrafta dolaşan diğer gruplara ait genç erkeklerle buluşmakta sakınca görmezler. Gördüğünüz gibi bu örnekler Sayın Mehmet Yılmazın “Evlilik kurumu insan tabiatına uygun değil” teorisini destekler mahiyette ancak işin bir de sonrası var... 
            Üç dört dişisiyle güzel günler geçiren erkek maymunda yaşlanmayla birlikte bazı sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Dişiler erkek maymunun cinsel gücünün azaldığını fark ettiklerinde törensel bir aile toplantısı yaparlar."Erkek maymunun etrafında dizilen dişi maymunlardan biri artık hiç çekinmeden ona yaklaşır, cinsel organını eline alır ve bunun artık sertleşme gücünün azaldığını ya da tümüyle tükendiğini ötekilere gösterir. Diğer dişiler çeşitli frekanslardan çıkardıkları seslerle ve evetleme anlamına gelen hareketlerle bu tespiti onaylarlar. Kendisi hakkında verilen bu genel kararı erkek maymun sessiz, hüzünlü, çaresiz bir yüz ifadesiyle ve bedensel boyun eğişle izler. Karşı çıkmaz. Yazgıyı kabullenir; gidip bir kenarda sessizce oturur.” (x) Bundan sonrası daha acıklı, sürüden dışlanan erkek maymun bir süre ailesini takip edip onlara suyunun ve besin kaynaklarının yerini gösteriyor. Sonra tüm aile bir gece ona haber vermeden sessizce çekip gidiyor, erkek maymun kaderiyle baş başa kalıyor.
            Son yıllarda toplumda evli insanların mutlu olamayacağı veya asla birbirlerini aldatmadan duramayacakları şeklinde genel bir fikir oluştu. Bu düşünceye katılmıyorum. Küçük sorunlar her zaman olabilir ama mutlu bir hayat süren, halinden memnun, yeniden başlama şansları olsa gene birbirlerini seçecek pek çok evli çift var etrafımızda. Araştırmalar evli insanların mutluluk oranlarının bekar veya dullara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Son olarak evli insanlarda Alzheimer’in daha az görüldüğünü eklemek istiyorum. Finlandiya Karolinska Enstitüsünün 1500 kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre, evlenmeyen ya da orta yaşlardan itibaren düzenli bir partneri olmayan kişilerde Alzheimer hastalığı riski yüzde 50 artıyor. Evlendikten sonra boşananların Alzheimer riski ise hiç evlenmeyenlerden bile yüksek. Buradan yola çıkarak mental ve cinsel olarak eşine sadık kalamayacağını düşünen kişilerin hiç evlenmemesinin daha mantıklı olacağını söyleyebiliriz.  
            30 milyon yıllık evrimsel süreç bizleri maymunlardan farklı-daha ileri-bir konuma getirdi, konuşma, anlaşma, imza atma yeteneklerine sahip olduk. Karşı cinsten birisini beğendiğimizde, adına “evlilik” dediğimiz bir anlaşma yapıyor, içimizden veya sesli olarak hepinizin bildiği yemini ederek iki konuda söz veriyoruz. (1) Duygusal ve cinsel anlamda birbirimize sadık kalacağımıza söz veriyoruz. “Seninle seks yapacağım ama sohbeti bir başka kadınla yapacağım” veya tersi olarak “Seninle güzel güzel sohbet edeceğiz, seksi başka kadınlarla yapacağım” demiyoruz. (2) Ölüm bizi ayırana kadar, iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta yan yana olmak için birbirimize güvence veriyoruz. Bu söz, karşı cinsten hoşumuza gidenlerle, gözlerinin içine bakarak uzun sohbetler yapmamızı veya seks yapmamızı engelliyor ama en azından kaçınılmaz gün geldiğinde yaşlı maymun gibi yapayalnız kalmıyoruz.    
             (x) Serol Teber, Davranışlarımızın Kökeni, Say Yayınları (2004)
17 Mart 2009 Salı / 20537 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895