|
Tüm hastalıkların genetik yapımızla alakalı olmadığını biliyoruz. Bir diğer deyimle hepimiz tanrının bize verdiği şifre ile ölmüyor, çoğumuz kendi hastalığımızı kendimiz yaratıyoruz. (Örneğin, kanser hastalarının sadece %30 unda genetik geçiş sorumlu tutuluyor.) Başta sigara ve alkol olmak üzere alışkanlıklarımız, soluduğumuz egzos, içtiğimiz su gibi çevresel faktörler, işimiz, eşimiz, psikolojik durumumuz gibi pek çok etmen olması gerektiğinden daha önce rahatsızlanmamıza veya şifremizin dışında hastalıklardan ölmemize neden olur. Bu faktörlere dikkat ederek bazı kanser türlerinden korunabilir, en azından daha ileri yaşlarda ortaya çıkmasını sağlayabiliriz...
Kanserden korunmak için önerilerim:
1.Sigarayı bırakın. Ülkemizde erkeklerde en sık, kadınlarda ikinci sıklıkta görülen kanser türü Akciğer kanseridir. Akciğer kanseri olanların %85’i sigara tiryakisidir. Batı ülkelerinde akciğer kanseri oranı azalmakta iken bizde artmasının sebebi sigara tüketimimizin artmasıdır. Akciğer kanseri geç yakalanan ve tedavisi oldukça güç olan bir kanserdir. Bu nedenle, bile bile lades yapmayın: Bugünden tezi yok SİGARAYI BIRAKIN. Bitmedi... Pasif içiciciliğin akciğer kanserine neden olduğu kesin olarak gösterilmiştir. Evde sigara içerek kendinizle birlikte eşinizi ve çocuklarınızı da riske attığınızı unutmayın. İş yerinizde sigara içenlerle mücadele edin, kıl adam damgası yemeyi göze alıp yasaların uygulanmasını sağlayın. (Eğer hala sigara içemeye devam edecekseniz yazının devamını okumayın.)
2.Güneşin ve D vitamininin başta kolon kanseri olmak üzere kanserden koruyucu rolü vardır. Kendisini güneşe göstermeyen uzun pardösülü, türbanlı bayan sayımız artıkça kemik erimesi ve kanserde de artış olacak. Eğer ailenizde cilt kanseri “malign melanoma” hikayesi yoksa ve vücudunuz benlerle dolu değilse her gün 10 dakika güneşlenin. Dikkat edin! Kızarın, yanın demiyorum, 10 dakika güneşlenin diyorum. Kışın bile bu alışkanlığınızı devam ettirmeye çalışın. Güneşlenmenin, kanser önleyici etkisinin yanında Alzheimer, demans ve depresyona da iyi geldiği gösterilmiştir...
3.Uluslararası kanser birliği, tüm kanserlerin %21inin viral enfeksiyonlara bağlı olduğunu açıklamıştır. Rahim ağzı kanserine, seksüel yolla geçen HPV virüs suşlarının neden olduğunu biliyoruz. Tek eşli bir yaşamıtercih edin. Çapkınlık yapıyorsanız seçici olun ve tüm önlemleri alın. Prezervatif kullanımının kansere neden olan HPV virüs suşlarını tam olarak engellemediğini unutmayın, gerekirse aşı olun.
4.Nevşehir, Konya, Eskişehir, Diyarbakır, Hatay veya Yozgatta yaşıyorsanız şehrinizdeki bazı köylerin topraklarında kansere neden olan maddeler olduğunu biliyorsunuzdur. O bölgelerde yaşıyorsanız çevrenizdeki kanserojenler hakkında bilgili ve dikkatli olun.
5.Hepatit B ve hepatit C karaciğer kanserine neden olabilir. Her ikisi de daha çok kan yoluyla ve seksüel temasla geçerler. Hepatit B ülkemizde yaygın görülüyor. Bu yüzden büyük küçük herkesin Hepatit B aşısı olmasını öneriyorum. Hepatit C taşıyorsanız tedavi olmanızda fayda var.
6.Kilo almayın. Fazla kilolu olanların zayıflara kıyasla kanser riskleri artıyor (Örneğin böbrek kanseri)
7. Büyük baş hayvanlarda kullanılan “estrogen”hormonunun kanser yapıcı rolü olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden yiyeceklerinizin hormonsuz ve katkısız olmasına dikkat edin. (Ankara veteriner hekimler başkanı Ankara’da ki bütün ahırlarda büyükbaş hayvanlara hormon verildiğini söyledi -12 Şubat 2007.)
8. Uluslar arası kanser entstitüsünün (IARC), 10 farklı ülkede yürüttüğü bir çalışmada, günde iki porsiyondan fazla kırmızı et yiyenlerin kanser risklerinin, haftada bir porsiyon kırmızı et yiyenlere göre % 30 arttığı gösterildi. Burdan et yemeyin sonucu çıkarmayın ama “her gün” de et yemeyin.
9. Ailesinde mide kanseri olanların bir büyük abdest numunesi vererek “Helicobacter pilori antijeni” baktırmasında ve pozitif çıkması halinde tedavi olmasında fayda var.
10. Aşırı alkol kullanımı kanser oranını artırıyor. Düzenli alkol alanların haftada birkaç gün ara vermelerini ve her seferinde 2 dubleyi geçmemelerini öneririm.
11. Uykunuza dikkat edin. Vardiyalı çalışmalardan kaçın. Uyurken odanın karanlık olmasına çalışın. Geç yatıp geç kalkmak doğru değil. Odada az bir ışık bile olsa sizin sirkadyen ritminizi ve pineal glandın salgıladığı melatonin ve seratonin hormanlarının salınımını bozabilir.
12. Pişirilirken kızartılan yiyeceklerde Acrylamide maddesi ortaya çıkmaktadır. Bu maddenin kanserojen olduğu gösterilmiştir. Özellikle donmuş gıdaların kızartılması, örneğin buzluktan çıkarılan patatesin (french fries) kızgın yağda kızartılması, ekmeğin tost makinesinde kızartılması acrylamide maddesinin oluşmasına neden olmaktadır. Mutlaka kızartma yapacaksanız çok kızartmayın, hafif pembeleşmeyi yeterli bulun, aşırı kızarmış bölgeleri yemeyin.
14. Bildiğiniz gibi herhangi bir nedenle röntgen çektirdiğimizde, tomografi, mamografi, anjiyografi gibi tetkikler yaptırdığımızda vücudumuz tehlikeli röntgen ışınlarına maruz kalıyor. (Örneğin sık yapılan mamografilerin kendisinin meme kanserini tetiklediğine dair bilgiler var.) Tabi ki bir hekim önerisi ile ve gerçekten ihtiyaç olduğunda yaptırmamız gerekebilir ama şurası bir gerçek ki bu tetkikler bazen gereksiz yere yapılabiliyor. Özel sağlık sigortası sisteminin yaygınlaşması ile lüzumsuz istekler dahada arttı. Saglık risklerimizi hiçbir zaman “sıfıra” indiremeyiz. Tetkik yaptırırken işin ekonomik boyutunu ve röntgen ışınlı tetkiklerde aldığımız şuayı da düşünmeliyiz.
15. Yemek borusu kanseri ile sıcak çay içme alışkanlığı arasında ilişki bulunmuştur.
Timesda yayınlanan (Mart 2009) İran kaynaklı bir çalışmada Gülistan bölgesinde ortalama günde bir litreden fazla çay tüketildiği ve çayı sıcak içenlerde yemek borusu kanserinin daha sık görüldüğü açıklandı. Çayın 65-69 derece içilmesi kanser riskini iki kat, 70 derecenin üzerinde içilmesi ise kanser riskini 8 kat artırmaktadır. Sevgili okurlarım çayla ilgili bu araştırmalar yukarda anlattığım gibi günde bir litrenin üzerinde yani Türkiye ortalamasına göre aşırı çay içen bölgelerde yapılmıştır. Gerçi bizim Erzurum Kars yörelerinde de aşırı çay tüketilmektedir ama genel ortalamamız günde bir kaç bardağı geçmez. Gene de çayı ağzı yakacak sıcaklıkta içmemekte fayda var.
16. American Journal of Clinical Nutrition dergisinin Kasım 2006 sayısında yayınlanan bir araştırmada 1997 -2005 yılları arasında diyet alışkanlıkları yönünden takibe alınan 80 bin kişinin 131 inde pankreas kanseri gelişiyor. En yüksek risk çaya kahveye fazla miktarda şeker koşan kişilerde görülüyor. Şekerle pankreas kanseri arasında ki ilişki daha önce da gösterilmişti. Sonuç olarak kola, gazoz gibi şeker ihtiva eden içeceklerden uzak durun, çayınıza kahvenize fazla şeker koymayın.....
Yorumlar
|
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895 |