|
Gerçek şu ki insanoğlu gün geçtikçe “birlikte yaşamaktan” uzaklaşıyor. Dedeli büyükanneli aileler küçülürken önemli kararlarda “Ailenin büyüğüne danışma..” geleneği de kayboluyor. “Ben” daha ön plana çıktığı için çocuklarımız eskiye göre daha erken yaşlarda evden kopup kendi dünyalarını kuruyor, gelecekte birlikte yaşayacakları müstakbel hayat arkadaşlarını da kendileri buluyorlar (Küçük Amerika’yız ya..). Geçen hafta bir arkadaşımın kızının eşinden ayrıldığını öğrenince şaşırdım. Daha birkaç ay önce nikâh töreni esnasında kulağıma eğilip “Damadı kendisi buldu..” dediği hatırıma geldi. O zaman yadırgamıştım ama şimdi anlıyorum ki arkadaşımın kafasında kızının evliliği ile ilgili bazı soru işaretleri varmış..... Düşünsenize kapı çalınıyor ve oğlunuz daha önce hiç görmediğiniz-adını bile duymadığınız-bir kızla çıka gelip “Anne, baba biz evleniyoruz....” diyor. Veya kızınız akşam yemeğinde biraz kem küm ettikten sonra “bir erkek arkadaşı olduğunu ve yakında evlenmeyi düşündüklerini” söylüyor. Ne yaparsınız?... “Hayat onların hayatı, mademki birbirlerini sevmişler bizim anne baba olarak vazifemiz onlara destek olmak...” mı dersiniz yoksa “Dur bakalım oğlum şu gelin adayını bir de biz tanıyalım, kimin nesi biz de öğrenelim de ona göre karar verelim...” mi dersiniz.... Kısaca şöyle sorayım; karışır mısınız, karışmaz mısınız? Pek çok anne babanın, çocuklarının yanlış bir seçim yaptıklarını fark etmelerine rağmen seslerini çıkarmadıklarını, çocuklarının bu çok önemli kararına karışmadıklarını görüyorum. Bazıları beğenip beğenmediklerini hafif yollu ima ediyorlar ama çoğu “son kararda” etkili olmak istemiyorlar. Her halde çocuklarını veya müstakbel gelini/damadı kırmak, karşılarına almak istemiyorlar. Bence hepsinden daha önemlisi gelecekte “sorumlu tutulmak istemiyorlar”. Oğlunuzun on yıl sonra size dönüp “Ayşe ile evlenmeme siz mani oldunuz.... Onunla evlenseydim daha mutlu olurdum...” dediğini düşünsenize. Ya da sizin yüzünüzden evde kalmış kızınızın televizyonda gördüğü her düğün sahnesinde ağladığını... Birde öbür açıdan bakalım. Arkadaşım gibi yapıp karışmadığınız çocuğunuzun evliliğinin her geçen gün daha da kötüye gittiğini, sorumluluk almak istemediğiniz evliliğin bir süre sonra sona erdiğini ve kızınızın kucağında bir bebekle geri döndüğünü düşünün. “Ben karışmadım, senin kararındı...” demek sizi kurtaracak, vicdanınızı rahatlatacak mı? Kendinizi suçlamaz mısınız? “Böyle olacağı belliydi, keşke onu baştan uyarsaydım...” demez misiniz? Ben sorumluluk alınmasından yanayım. Çocuklarınızın on sekiz yaşından büyük olması doğru karar verebilecekleri anlamına gelmez. Bizler anne baba olarak onlardan daha büyük, daha tecrübeliyiz, en azından evliliğin ne olduğunu, ne olmadığını biliyoruz. Gerekiyorsa onları ikaz etmek, seçimlerinin yanlış olduğunu düşünüyorsak (sorumluluktan korkmadan) açık açık söylemek zorundayız. (Benim çocuklarımın bu yazıdan gereken mesajı çıkaracaklarından eminim. Gene de burada bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum: BEN KARIŞACAĞIM......)
Yorumlar
|
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895 |