Detoks modasına siz de katıldınız mı bilmiyorum? Uzmanlaşmış merkezlerde hem vücudunuz toksinlerden arındırılıyor (nasıl oluyorsa?) hem de hem kilo veriyorsunuz, bir taşla iki kuş... Yoksa üç kuş mu demeli? Öyle ya, aynı zamanda tatil yapıyor, havuza giriyorsunuz. (Bir de sağlık harcaması olarak fatura alıp şirketinize gider yazarsınız dört kuş olur...)

            Benim orta direk Akşam okuruma göre işler değil bunlar... Gene de “Ben de yapsam mı? Bu yolla kilo verebilir miyim?” soruları aklınıza gelmiştir. Sağ olsunlar birkaç hastam telefon açıp “Detoks yaptırayım mı?” diye sorma nezaketini gösterdi. Onlara şu cevabı verdim: popoya boru uygulatmadan  (lavman yaptırmadan) istediğiniz detoksu yapabilirsiniz.

            Detoks diyetleri iki şekilde yapılıyor.  

            Beslenme Detoksu dediğimiz şeklinde bir hafta on gün süreyle et, süt, yumurta, ekmek, şeker, yağ gibi besin maddelerini tam olarak kesip sadece meyve sebze ağırlıklı bir beslenme uyguluyor, bu arada bol sebze suyu, meyve suyu içiyorsunuz. Yağı, şekeri ve proteini kesip bol posalı yiyince ister istemez zayıflıyorsunuz. Türk mutfağı maalesef yağ, şeker ve tahıl ağırlıklı. (Yoksa Türkiye mutfağı mı demeliydim, başım belaya girmez inşallah.) Şurası da bir gerçek, doğru beslendiğini sanan pek çok insan aslında yanlış besleniyor ve ne kadar kötü beslendiklerini kalp, şeker, felç gibi bir sağlık sorunu ortaya çıkana kadar fark etmiyorlar. Bu yüzden, bir sene boyunca beslenmesine fazla özen göstermeyen insanların yılda birkaç kez meyve sebze ağırlıklı bir detoks diyeti yapmasının faydalı olacağını düşünüyorum.   

            Lavman Detoksu ise sadece yukarıda bahsettiğim özel merkezlerde yapılıyor. Beslenme detoksu ile birlikte popoya bir boru sokulup “yedi gün süreyle günde bir veya iki kez” lavman yapılıyor yani bağırsaklar boşaltılıyor. Mantık şu: büyük abdest pis kokulu bir şey ya, hepsini atarsak, içimizde yarım miligram, bir zerre dışkı bırakmazsak toksinlerden kurtulmuş olacağız! Vidanjörle evin bahçesindeki rögarı boşaltmak gibi bir şey, atıyor ve toksinlerden kurtuluyorsunuz! Tabii bir de işin süslemeleri var. Bu kadar parayı cırcır olmak için mi verdim dememeniz için akşamüstü otelin bahçesinde “vücudunuzu toksinlerden arındıran” özel bitki çayları içiyor, Hint işi “vücudunuzu toksinlerden arındıran” tütsüler kokluyor, yatarken de gene “vücudunuzu toksinlerden arındıran” papatya çayı içiyorsunuz...  

            Ben şahsen lavman detoksunun sağlığımız için yararlı olduğunu düşünmüyorum. Her gün lavman yaptırarak haftada beş kilo vermeniz toksinlerden kurtulduğunuzu göstermez. Aksine bağışıklık sisteminizi zayıflatır ve takip eden aylarda enfeksiyona yakalanma riskinizi artırır. Bir kere lavmanla atılan muhteva toksin değil bildiğimiz dışkı ve bağırsaklardaki bakterilerdir. Hazım sistemimizde yaklaşık 500 çeşit bakteri, probiyotik, maya hücresi yaşar. Toplam ağırlığı iki kilogramı bulan bakteri topluluğu sağlığımız için yararlıdır ve bağışıklık sistemimizin temelini oluşturur. Sık sık antibiyotik kullananların çabuk hasta olmasının nedeni bağırsaklarındaki faydalı bakteri florasının (dolayısı ile bağışıklık sisteminin) zarar görmesidir. Son yıllarda önemi daha çok anlaşılan çeşitli probiyotik ürünlerin (yoğurt gibi) faydası bağırsaklardaki faydalı mikrop dengesine katkıda bulunmasıdır.

            Şunu unutmayalım ki vücudumuzdaki toksinler esas olarak böbrekler ve karaciğerde temizlenir. Bir benzetme yapacak olursak evinizdeki ve sokağınızdaki çöp tenekeleri böbrekleriniz ve karaciğerinizdir. Kalın bağırsaklar şehir çöplüğü gibidir ve evinizin temizliğinden birincil olarak sorumlu değildir. Lavman detoksu Amerika’da bazı merkezlerde de yapılıyor ama Mayo Clinic veya Cleavland Clinic gibi dünyada isim yapmış kliniklere gidip “bir hafta süreyle her gün iki kez makattan lavman yaptırıp toksinlerimden kurtulmak istiyorum” derseniz size gülerler.

Son söz: En doğru detoks, bir yaşam felsefesi haline dönüştürülmüş, hayat boyu sürecek “doğru beslenme” detoksudur. Bunun için, her türlü yağ, şeker, işlenmiş tahıl ve hayvansal gıdayı mümkün olduğu kadar az tüketmeli, taze sebze, meyve ve bakliyata ağırlık vermeliyiz.