Eskiden beri hastalarıma; sağlıksız şartlarda, antibiyotik desteği ve suni besinlerle büyütülen tavuk etini yememelerini, kırmızı eti tercih etmelerini söylerdim. Geçen hafta okuduğum haber beni dehşete düşürdü. Ankara üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Filazi bakın ne diyor: ’Ankara’da hangi ahıra girerseniz girin, birçoğunda hormon kullanıldığını tespit edersiniz.” Tercüme edeyim: HEPİMİZ FARKINDA OLMADAN HORMONLU ET YİYORUZ...

            Avrupa da böyle bir açıklamadan sonra yer yerinden oynar, halkın sağlığı ile oynayan üreticiler ve gerekli denetimi yapmayan yetkililer hakkında cezai soruşturmalar açılırdı. Bizde haber gazete manşetlerine bile taşınmadı. Anladığım kadarıyla üreticiler, büyükbaş hayvanlara hormon vererek ağırlığını artırıyor yem tüketimini de %6 azaltıyorlarmış. Hayvanların hormon tatbikinden sonra ki 70 gün içinde kesilmesi halinde hayvana verilen “estrogen”(kadınlık) hormonu o eti yiyenlere geçiyor. Sonra ne oluyor? Türk erkeğinde sperm sayısı rekor oranda düşüp, kısırlık sorunu rekor oranda artıyor. Avuç avuç fındık yememize rağmen “Aganigi performansımız” baş aşağı gidiyor. Yalnız o kadarla kalsa iyi başta rahim ve meme kanseri olmak üzere kanserojen etkiye de maruz kalıyoruz...
            Kasaptan aldığımız etin hormonlu olup olmadığını bilme imkanımız yok. Tarım bakanlığının üretici denetimlerini sıkılaştırması ve caydırıcı cezalar uygulayarak sağlığımızı korumasını BEKLİYORUZ.... (“Daha çok beklersin...”dediğinizi duyar gibiyim.....) SONUÇ OLARAK Haftada üç öğünden fazla kırmızı et yememeye dikkat etmenizi öneriyorum.  Kolesterol sorununuz varsa hem kırmızı hem beyaz et tüketiminizi azaltın. Kalp damarlarınızda sorun varsa kırmızı etten tamamiyle uzak durun.