|
Hastam Funda hanımdan aşağıdaki maili aldım: “Doktor Bey, Mayıs 2010 dan beri hastanızım, sizin önerinizle 4 numarali Kolesterol diyetinizi tam uyguladığımı söyleyebilirim. Kalbinize Sahip Çıkın isimli kitabınızı da dikkatlice okudum. Bugün Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın Taş Devri Diyeti isimli kitabını alıp karıştırma firsatım oldu. Kendisi de kırmızı etin mutlaka yenmesi gerektigini, aksi halde kalp v.s. de problemler olacagini söylüyor. Biz hastalar, bu kadar farklılık gösteren bilgilerle sizce ne yapmalıyız ? Araştırmalar neden bu kadar farkli sonuçlar veriyor?”
Öncelikle şunu söyleyeyim, Prof. Ahmet Aydın hocam gerçekten takdir ettiğim, çalışmalarına saygı duyduğum, gıda sektöründeki tekellerle mücadele eden kıymetli bir bilim adamıdır. Taş Devri isimli kitabını ben de büyük bir beğeni ile okudum, ancak kitapta kalp hastalarını yanlış yönlendirebilecek, sağlıklarını olumsuz etkileyebilecek bazı bilgiler olduğunu düşünüyorum. Bu arada Ahmet Hoca’mın kitabında bahsettiği süt, yoğurt, meşrubatlar, şeker, meyveli yoğurt, tavuk vb. konularında yazdığı herşeye yürekten katılıyorum ve destekliyorum. Kitabı ülkemiz için büyük bir hizmettir ve beslenme konusunda ilgi duyan, sağlığına biraz ilgi duyan herkes tarafından altı çizilerek okunmalıdır. Benim itiraz ettiğim hususlar kalp hastalarının et ve yağ tüketimi ile ilgilidir. Aşağıda kitaptan alıntılar yaparak görüşlerimi aktarmaya çalıştım. Umarım Funda Hanım başta olmak üzere iki farklı görüş arasında kalıp akılları karışanlar için aydınlatıcı olur.
Taş devri diyeti kitabı:
“2.2 milyon yıl önce ilk gerçek insan et ağırlıklı olarak beslenmekteydi ve bunun yanında taze sebze-meyve ve kabuklu yemişler yemekteydi.”
Dr. Murat Kınıkoğlu
2.2 milyon yıl önceki insanların et ağırlıklı beslendiklerini söylemek çok zor. İnsanoğlu milyonlarca yıl boyunca avcıdan ziyade toplayıcı olarak beslenmiştir. Bitki kökleri, taze sürgünler, sebzeler, meyveler, kabuklu yemişler yedik. Vaktimizin çoğunu ağaçların üzerinde geçirdik. Balığı et grubunun dışında tutuyorum, kırmızı et temin etmesi en zor yiyecek grubudur. Hayvanlar uçar, kaçar, saldırırlar. Milyonlarca yıl taştan alet yapmayı bile beceremeyen insanların yiyeceklerinin yarıdan çoğunun et olduğunu düşünmek zor. İlkel insan milyonlarca yıl boyunca bir avcıdan çok av oldu. Düşünün ki avda kullanılan ok başının tarihi 15 bin yıldır (Taştan yapılmış ilk ok uçları). Elinizde bir sopa ile dağ keçisinin veya bizon sürüsünün arasına dalın bakalım ne olacak? Kim kimi avlayacak? Tabi ki bugünkü maymun ve goriller gibi birlikte avlanma ve tuzak teknikleri vardı ama bilim adamları bu metodlarla elde edilen etin yiyeceklerimiz içinde % 5 bilemedin % 10 luk bir yer tutabileceğini söyleniyor. İnsanoğlu evrimsel süreç içinde tabi ki et yedi ancak temelde etçil değil otçul bir canlıydı.
Taş devri diyeti kitabı:
“Yüzde 70 insanın vücut yapısı etçil tipli. Bu tipteki kişilerin, sebze meyve yemekle birlikte et ağırlıklı beslenmesi şart.”
Dr. Murat Kınıkoğlu
Ahmet Hoca’nın bu ayrımı nasıl yaptığını, insanların yüzde yetmişini etçil yüzde yirmisini otçul olarak nasıl ayırdığını anlayamadım. Genetik yapılarına göre mi yoksa diş yapılarına göre mi ayırıyor bilmiyorum. İnsan omnivor yani hem ot hem et yiyebilen hepçil bir canlıdır. Bir genelleme yapıp evrimsel süreçte en çok et mi yoksa ot mu yediler diye sorarsak cevap “en çok ot yediler” olmalıdır. Nitekim ağız ve diş yapımız da bizim otçul olduğumuzu gösteriyor. Bizim parçalayıcı dişlerimiz küçülmüştür, bir kaplanla bir ineğin dişlerini insanınkilerle kıyaslarsanız dişlerimizin daha çok ineğe benzediğini görürsünüz. Bu bağlamda Ahmet Hoca’nın kitabındaki “Et konusunda kendinizi kısıtlamanıza gerek yok” cümlesi en azından kalp hastaları için yanlıştır. Bu cümle “Kalbiyle sorunu olmayanların ve kalp damar hastalığı riski, kolesterol sorunu olmayanların et kısıtlaması yapmalarına gerek yok” şeklinde olsaydı bilimsel gerçeklerle çelişmezdi.
Taş devri diyeti kitabı:
“Kaymak, krema, tereyağı, sadeyağ, kuyruk yağı, etin yağı eskiden bu kadar sevilirken ve faydaları bu kadar bilinirken, şimdi genç yaşlı herkese “yağ yeme” denmesi cinayet değil mi? Bu yağ düşmanlığında çocukların betinin benzinin solgun olması şaşırtıcı gelmiyor insana.”
Dr. Murat Kınıkoğlu
Süt ve süt ürünleri insan vücudunun alışkın olduğu, milyonlarca yıldır tükettiğimiz ürünler değildir. Ahmet Hocamın kitabında belirttiği gibi süt Türkiye’deki erişkinlerin % 70 inde karın ağrısı ve gaz yapar. Laktoz entoleransı adını verdiğimiz bu durum Taş devrinde insanların süt içmediğini, krema ve tereyağı yemediğini gösteren güzel bir delildir. (Evolution-lactose intolerans) Kola ve gazlı içeceklerle kıyaslandığında süt tabi ki son derece yararlı bir besin maddesidir.
Taş devri diyeti kitabı:
“Günümüzdeki kardiyoloji uzmanları koroner kalp hastalığının bir numaralı nedeninin yüksek miktarda doymuş yağ ve kolesterol tüketimi olduğunu ileri sürüyor ve düşük yağlı (dolayısıyla yüksek unlu-şekerli) diyetleri öneriyorlar. Buna rağmen koroner kalp hastalıkları hızla artmaya devam ediyor.”
Dr. Murat Kınıkoğlu
Ahmet Aydın hocam bu cümlesiyle ülkemizdeki kardiyologlara hak etmedikleri bir ithamda bulunuyor. “Et ve yağı az yiyin dediğimiz hastalara” başka alternatif yokmuş gibi “un ve şeker yeyin” dediğimizi söylüyor. Aklı başında hiçbir kardiyoloğun hastasına et yerine un ve şeker ye diyeceğini sanmıyorum. Ahmet Hoca doymuş yağ tüketiminin kalp damar hastalıklarını artırmadığına dair birkaç literatür veriyor. Verdiği örneklerden biri Kenya çoban kabilesi Masailer, diğeri Doğu Afrika’lı deve çobanı kabilesi Samburular. Bu kabiledeki insanlar çok yağ yemelerine rağmen kalp hastası olmuyorlarmış. İyi de bu kabileler bizim gibi sabahtan akşama masa başında oturan insanlar değiller ki. Adları üstünde sabahtan akşama kadar dağ bayır gezen çoban kabileler. Onların aldıkları yağı yakabilirler ama aktivitesi sınırlı, bakkala bile arabayla giden modern insanlar yakamaz. Aydın Hocam doymuş yağların kalp damar hastalığını artırmadığına dair (kitabında örneğini verdiği gibi) birkaç yayın bulabilir, buna karşılık doymuş yağların kalp damar hastalığını artırdığına dair daha geniş kapsamlı ve daha ciddi binlerce yayın vardır. Örneğin China Study bu konuda dünyada yapılan en büyük çalışmalardan biridir ve yüksek kolesterolün kalp damar hastalığını artırdığını göstermiştir. Bu konuda dünyada yapılan en kapsamlı çalışma ünlü Framingham çalışmasıdır ve doymuş yağ tüketiminin kalp damar hastalığını artırdığını kesin olarak göstermiştir. Bu bilim adamlarının hepsi bizi aldatmaya çalışmıyor her halde...
Taş devri diyeti kitabı:
Onca düşük yağlı diyetlere ve kolesterol haplarına rağmen ölümler artıyorsa acaba birileri bizi kandırıyor mu? diye aklınıza gelmiyor mu? diye soruyor.
Dr. Murat Kınıkoğlu
Türkiye’de kimsenin doğru dürüst kolesterol diyeti yaptığı yok. Bu ülkede insanlar hala tavuk etinin kolesterolü düşürdüğünü zannediyorlar. Kolesterolünüzü düşürmek istiyorsanız tavuk yemeyi kesin deyince hayret ediyorlar. Zeytinyağı için de aynı şeyi söyelebilirim. Üretici firmalar “Zeytinyağı kalbe iyi gelir” diye bir masal anlattılar, lezzetli olduğu için herkes bu masala inandı. Hâlbuki bu cümlenin doğrusu “Zeytinyağı tüm yağlar içinde kalbe en az zararlı olandır” şeklinde olmalıydı. Geniş toplum kesimlerinin gerçekten bilinçli ve doğru bir diyet yapması halinde kalp hastalıkları oranının düşeceğine inanıyorum.
Ben et yemeye değil kalp damarları tıkalı olan insanların et yemesine, bir yandan kolesterol ilacı yutup bir yandan et ve yağ yenmesine karşıyım. Buna karşılık Toplam Kolesterol/HDL kolesterol oranı 4’ün altında olan, kalp damar hastalıkları açısından risk faktörleri olmayan kişiler aşırıya kaçmamak şartıyla et yiyebilirler. Beslenme olayı bir bütündür. Tek bir ürün üzerinde konuşunca ister istemez yanlış anlaşılmalar oluyor. Et konusu da böyle. Diyelim bir insan vejeteryan olduğunu söylüyor ama her gün yağda kızartılmış patates yiyor veya sabahları ekmeğe zeytinyağı banıyor. Bu kişi haftada bir iki kez et yiyen bir kişiden daha kötü besleniyor demektir. Ahmet Hocam özgür hayvanların etini yiyin diyor ama hangimiz bu imkâna sahibiz? Erzurumlu’ysanız tamam ama büyük şehirlerde yaşıyorsanız kasaptan ve marketten aldığınız etlerin % 60’ı hormonlu. Tavukların % 100’ü antibiyotikli... Böyle olunca et ve tavuk tüketimini sınırlamak hem kolesterol sorununu çözmek hem de kanserojen etkilerden kurtulma açısından daha pratik bir çözümdür.
Taş devri diyeti kitabı:
“Kalp krizi geçirenlerin yarısının kolesterolü yüksek değildir. Kolesterolü yüksek olan da olmayan da kalp hastalığı geçiriyor. Kolesterol lobisi bu gerçekten hareketle “kolesterol düşürücü ilaçları (statinleri) artık kullanmayın” diyeceklerine normal kolesterolü olanlarda bu ilaçları kullansın diyorlar.”
Dr. Murat Kınıkoğlu
Bu bilgi doğrudur, yani kalp krizi geçiren insanların yarısının kolesterolü normal çıkar. Ancak bu bilgi yüksek kolesterolün damarı tıkayabileceği gerçeğini değiştirmez. İki gün önce gazetelerde 15-16 yaşlarında bypass olmak zorunda kalan kardeşlerden bahseden bir haber vardı. Bu çocukların genetik olarak kan kolesterolü yüksek ve damarları tıkanıyor. Kolesterol zararsız ise bu çocukların damarı neden bu kadar erken yaşta tıkandı? Kan kolesterolü 150’nin altında olan insanlarla 300’ün üzerinde olan insanların ölüm oranını kıyaslayın kolesterolün ne kadar tehlikeli olduğunu görürsünüz. China çalışması, beslenme şekli nedeniyle kolesterol seviyesi 150’nin altında olan insan topluluklarında kalp damar hastalığının neredeyse 0 olduğunu göstermiştir.
Taş devri diyeti kitabı:
Utanmaz kolesterol lobisi bu gerçekten hareketle “kolesterol düşürücü ilaçları (statinleri) artık kullanmayın” diyeceklerine normal kolesterolü olanların da bu ilaçları kullanmasını istiyorlar.
Dr. Murat Kınıkoğlu
Kolesterol İlaçlarının aşırı kullanıldığı, gereksiz yere hastalara kolesterol ilacı yazıldığı konusunda Ahmet Hoca’ma katılıyorum ancak bu ilaçların tamamen etkisiz olduklarını, ilaç yazan herkesin ilaç firmalarının aldatmacasına kandığını iddia etmek yanlış olur. Doğrusu bu ilaçların kolesterolünü diyetle düşüremeyen “kalp hastalarına” verilmesidir. Bu ilaçlar kalp hastalığından koruyor mantığı ile sağlıkli insanlarda kullanmak bence de yanlıştır. Buna karşılık kalp damarları tıkalı hastalarda sıkı bir diyetle istediğimiz seviyeye düşüremediğimiz kolesterolü ilaçla düşürmenin yararını görüyoruz.
Taş devri diyeti kitabı:
Kitap, kalp hastalığından korunma adına yaptığı önerilerde hayvansal yağlar (tereyağı, kuyruk yağı) ve zeytinyağı yenilmesini öneriyor. Bir yandan da kan CRP seviyesinin 03. mg/dl aldında tutulmasını öneriyor.
Dr. Murat Kınıkoğlu
Burada bir çelişki var. Yağ yediğiniz anda CRP seviyeniz otomatikman artar, yağsız ve şekersiz bir diyete girdiğiniz anda damardaki enflamasyonun göstergesi olan CRP seviyesi düşer. Hem yağ yiyip hem CRP yi düşürmek mümkün değildir.
Yorumlar
|
Copyright © 2006 - 2025 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895 |