Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Hastalarımdan kalp krizi esnasında ne yapmaları gerektiğini soran mailler alıyorum. Daha önce onlarca kez yazmama rağmen kalp krizi bulgularını tekrar etmek istiyorum. Maalesef çoğu kişi hala kalp krizinin belirtilerini bilmiyor ve şikâyetleri başladığında, göğsündeki baskının, boynundaki ağrının kalp krizine ait olduğunu anlayamıyor. 30 Ağustos Bayramına denk gelen Pazartesi günü eğitimli, yazılarımı takip ettiğini bildiğim (sandığım?) bir tanıdığım telefon etti. 
Hastam "Murat Bey, bir aydır yolda yokuşta boynuma hafif bir ağrı geliyordu, bu gün de tatil olduğu için eşofmanları giydim, şöyle bir zorlayıp açayım dedim, boynumdaki ağrı arttı, şu anda göğsüme yayılmış durumda ne yapayım?" diye sordu. Hayretler içinde kaldım, içimden "demek ki dedim bunca makaleyi kitabı boşuna yazıyorum ben." Yürürken boynuna ağrı geliyor doktoruna haber vermiyor, bir de zorlayarak açmayı düşünüyor! Şeker hastası olduğunu da bildiğim için süratle en yakın hastaneye gitmesini söyledim. Neyse ki tatil günü olması dolayısı ile trafik açıktı, hastane yakındı ve kalp krizi geçiren (kendi kendine kalp krizi geçirten desem daha  doğru olur) hastaya zamanında müdahale edilebildi ve hayatı kurtuldu. 
 Sevgili okurlarım, hep söylüyorum kalp ağrısı dediğimiz şey başlangıç dönemlerinde şiddetli bir ağrı değildir. Hafif bir yanma veya sanki gaz varmış gibi bir duygu halinde olabilir veya bu hastamında olduğu gibi boyuna vuran hafif bir ağrı şekilde olup kendiliğinden geçebilir. Hafif olması nedeniyle hastalar ağrıyı görmezden gelir ve ihmal ederler. Ağrının en çok göğüs orta hatda, iman tahtası olarak bilinen sternum kemiğinin üstünde ve sol göğüste hissedildiğini unutmayalım. Meslek hayatım boyunca mide sıkıntısı çektiğini, gazı olduğunu veya dişinin ağrıdığını sanarak enfarktüs geçirenler, çene ve diş ağrısından tutun, kulunç tutulması şikâyetleri ile gelip arkasından kalp krizi gelişen pek çok hasta gördüm. Bu yüzden; göğüs bölgesindeki her ağrı, baskı, yanma, gaz, sıkıntı şikâyetinde kalp damar tıkanıklığı açısından dikkatli olunması gerektiğini düşünürüm. AĞRINIZIN EFORLA (yürümeyle, merdiven çıkmayla) veya STRESLE (bir sinirlenmeyi takibeden ağrı) İLİŞKİSİ OLDUĞUNU fark ettiyseniz mutlaka kalbinizden şüphe edin.  
Kalp krizi esnasında ne yapalım?
 Eğer sabıkalı (daha önceden kalp hastalığı tanısı almış) biriyseniz göğsünüzdeki ağrı beş on dakika sürünce hastaneye gitmeniz, en azından doktorunuza haber vermeniz gerektiğini bilirsiniz. Daha önce tanı almamış biriyseniz şunu  bilin ki göğüs bölgesinde beş on dakikadan fazla süren bir ağrı "kalp krizi başlamış" demektir. Aşağıda yapmanız gereken şeyleri maddeler halinde sıralamaya çalıştım:
 1. Kalp krizi geçirdiğinizden şüphelenmeniz halinde ilk yapacağınız iş hemen bir aspirin çiğnemek olmalıdır. Normal asprin veya bebek aspirini veya her gün aldığınız düşük doz aspirin tabletlerinden  ikisini birden çiğneyebilirsiniz. 
2. Yürümeniz, koşmanız doğru değildir. Ayaklarınız biraz yukarıda olarak uzanın ve istirahat edin. Bu esnada yakınlarınızın sizi daha önceden belirlediğiniz, 24 saat koroner anjiyografi ve balon/stent işlemi yapma kapasitesine sahip hastaneye bir an önce ulaştırmak için hazırlık yapması, örneğin bir ambulans çağırması iyi olur. 
3. Ambulansın gecikeceğini düşünüyorsanız vakit kaybetmemek için bir arabayla hastaneye ulaşmayı deneyebilirsiniz. Ambulansın size ulaşmasının hele büyük şehirlerde oldukça uzun bir süre gerektireceğini unutmayın. Buna karşın, ambulans sirenlerini çalarak diğer araçlardan daha hızlı gidip bu açığı kapayabilir. Ambülanstaki  doktorun müdahale imkânı da göz önünde tutulmalıdır. Yani evinizin bulunduğu konuma, trafiğin durumuna, hastaneye uzaklığınıza göre ambulans çağırma veya bir taksiye atlayıp hemen gitme kararını siz kendiniz vereceksiniz. Geçen hafta gazetelerde Bostancıda bisikletten düşüp yattığı yerde bir saat ambulans beklediği için vefaat eden emekli profesörle ilgili bir haber vardı. Birisi arabaya atıp hastaneye yetiştirseydi büyük ihtimalle yaşayacaktı. Bunları şunun için yazdım; ambulans tabi ki hasta taşımak için ideal bir araçtır ama acil durumlarda hele kalp krizinde ZAMAN çok daha önemlidir. 
4. Kalp krizi vakalarında, ağrı başladıktan sonraki ilk iki saat içinde hastaneye ulaşmanız halinde (ne kadar erken ulaşırsanız o kadar iyi olur) tıkanan damarın balon ve stent uygulanarak kalpte kalıcı hasar oluşmadan açılması mümkün olur. Burada sizin imkanları olan bir hastaneye ulaşmanızla hastanenin siz kapıdan içeri girdikten damarınızı açana kadar geçen sürenin (kapı balon süresi) kısa olması çok önemlidir. Hastanın acil servis kapısından girdiği andan itibaren balonla damarı açılıncaya kadar geçen süreye “kapı balon süresi” denir. Bu süre ne kadar kısa olursa o hastanenin sunduğu acil kalp servisi o kadar başarılı demektir. Her yarım saatlik gecikme ölüm oranının % 8 artmasına neden olur. En iyi sonuçlar kapı balon süresi 90 dakikadan kısa olan ve tecrübeli hekimlerin çalıştığı merkezlerde elde edilmiştir. Kapı balon süresinin iki saatin üzerine çıkması ölüm oranının iki misli artmasına neden olmaktadır. 80 li yıllarda damar yoluyla pıhtı çözücü ilaçlar vererek damarları açma yoluna giderdik ancak bu konuda dünyanın bir çok ülkesinde yapılan 23 araştırmadaki toplam 8 bin vakanın analizinde balon ve stent uygulamasının ilaçla pıhtıyı açmaya göre daha etkili olduğu ve ölüm oranını daha çok düşürdüğü gösterildi. Bu işlemin ilk yarım saat içinde yapılması hasta için hayati öneme haizdir. ABD’ de bile hastanelerin ancak % 25 i acil bir durumda bu imkanı sunabiliyor. Büyük şehirlerimizde yaşayanların hangi hastanelerden bu imkanı alabileceklerini önceden bilmeleri ve acil bir durumda hemen o hastaneye yönlenmeleri önemlidir. Bu işlemde hastanenin her an hasta gelecekmiş gibi organize bir ekibi olması çok önemlidir.   İnsanlar ev alırken, çarşıya, pazara yakınlığını, hava alanına mesafesini düşünüyorlar ama acil bir durumda hastaneye yakınlığını düşünmüyorlar. Bence kalp hastalarının ihtiyaçları olduğu anda hangi hastaneye hangi yolla ulaşacaklarını önceden düşünmeleri ve tedbir almaları gerekir. 
Son bir not olarak tıkalı kalp damarlarının uygun bir diyet, düzenli spor ve ilaç tedavisi ile açılabildiğinitekrar hatırlatmak istiyorum. Kalp damarlarında sorun olanların veya genetik yatkınlığı olanların önceden tedbir alarak kalp krizinden uzak durmaya çalışmaları öncelikleri olmalıdır. 

07 Eylül 2010 Salı / 29842 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895