Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Kas =  hayvansal protein (et, süt, yumurta) eşitlemesi çok bilinen ancak doğru olmayan bir ezberdir. Yoğun spor yapanlar, atletler, özellikle vücut geliştirme sporu ile ilgilenenler kaslarının gelişmesi için mutlaka hayvansal proteine ihtiyaçları olduğunu düşünürler. Oysa tamamen bitkisel beslenerek yoğun spor yapmak mümkündür.

Yorgunluktan şikâyet edenlerin aklına önce “Acaba yeteri kadar kuvvetli beslenmiyor muyum?” sorusu gelir. Cinsel performansı düşen erkekler ilk tedbir olarak beslenme rejimlerini değiştirir, etli, sütlü, kaymaklı, yağlı, ballı ürünleri artırırlar. Çoğumuz daha iyi vücut için daha çok ete ihtiyacımız olduğunu düşünürüz. Bu yanlış bilgisi maalesef spor hocalarında, koçlarda, antrenörlerde de var. Spor yapan gençlere illa günde dört yumurta, iki öğün et yemelerini, bir litre süt içmelerini tavsiye ediyorlar. (Anneleri bana telefon açıp “doktor bey çocuğumun bu kadar et yemesi” doğru mu diye soruyor.) Bunla kalsa iyi işi hepten ticarete döken, öğrencilerine protein tozları, çeşitli içecekler satan çalıştırıcılar da var.
            Sağlıklı, kalp damar hastalığı riski olmayan kişilerin mâkul miktarda et yemesine karşı değilim. Buna karşılık kalp damar hastalığı olanların veya riski yüksek olanların hiç et yememesi gerektiğine inanıyorum: Et ve diğer hayvansal proteinler sağlığımız için vazgeçilmez bir besin maddesi değildir.
Bugün size hayvansal proteine yüklenmeden de güçlü kaslara sahip olabileceğimizi göstermek istiyorum. Birinci örneğim, Avustralyalı aktör Hugh Jackman… Kendisini sinemalarda oynayan X-Men filminden hatırlayacaksınız:
Hugh Jackman hayvansal protein kullanmıyor, vegan bir diyet uyguluyor. 
Bu arada vejetaryen ve vegan diyetler arasındaki farkı bir kez daha hatırlayalım. Kabaca vejetaryen diyet yapanlar kırmızı et, tavuk eti ve hatta balık yemiyorlar. Süt, peynir, yumurta gibi hayvansal ürünlere ise bir itirazları yok. Vegan diyet yapanlar ise hem hayvanların etini yemiyorlar hem de et, süt, yumurta gibi hayvansal ürünleri yemiyorlar.  
 
Spor ve beslenme konusunda bir kitabı olan (Thrive) triatlet Brenndan Brazier’e göre sadece bitkisel bir beslenme ile hem adaleli bir vücuda sahip olmak hem de en zor sporlarda bile  başarılı olmak mümkün. Şampiyon bir maratoncu olan Braiser, 15 yaşından beri (20 yıldır) vegan bir diyet uyguluyor. Bu arada vegan diyetin sporcular arasında gittikçe yaygınlaştığını da söyleyeyim. Braiser’e göre vegan diyet uygulayan kişilerde yorulan kasların laktik asit üretimi daha az oluyor bu da atletlerin yorulma-dinlenme (recovery time) kısalmasını sağlıyor.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Kanadalı ünlü Hokey oyuncusu Georgen Laraque’de vegan diyet uyguluyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Boksör Mike Tyson’un artık vegan olduğunu biliyor muydunuz? Vegan diyeti seçenlerin çoğu bunu hümanist amaçlarla yapıyorlar, bundan sonra yağsız, atletik bir vücuda sahip olmak amacıyla vegan diyet uygulayan insanlar göreceğiz.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Amerikalı vücut geliştirmeci Robert Cheeke de gençliğinden beri sıkı bir vegan ve vegan diyetin kendisini daha enerjik kıldığını söylüyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Geçirdiği by-pass operasyonlarından sonra nihayet aklı başına gelen ve tüm hayvansal besinleri ve yağı kesip vegan olan bir ünlü daha var: eski ABD cumhurbaşkanı Bill Clinton. Bu ay gazeteci Willow Bay ile yaptığı mülakatta vegan diyete geçtiğini açıklayan Clinton, neden vegan olduğunu soran gazeteciye “1986 yılından bu yana yüzlerce insanın bitkisel diyete geçtiğini, bu insanların sağlıklarının daha iyiye gittiğini, damarlarındaki kalsiyum ve kolesterol plaklarının eridiğini” söyleyerek. “Ben de onlardan birisi olmak istiyorum” demiştir. Clinton’nun vegan bir diyete geçmesinde özellikle T. Colin Campbell, Caldwell Esselstyn ve Dr. Dean Ornish’in kitapları etkili olmuş.  
 
BİR KONUYA DİKKAT!
            Hayvansal gıdaları azaltanların yeni beslenme rejiminde yiyeceklerini seçerken çok dikkatli olmaları gerekiyor. Bitkisel diyet uygulayanların makarna, ekmek, patates gibi nişastası bol yiyeceklerein yanında lifi bol yeşillikler tüketmesi de gerekir.
            Vücudumuzun kullandığı proteinler topu topu 20 aminoasidin değişik birleşimlerinden oluşur. Bu aminoasitlerin 11’ini vücudumuz kendisi yapabilir ancak kalan 8 adedini mutlaka yiyeceklerle dışarıdan almamız gerekiyor. William Rose ve arkadaşları 1957 yılında bu 8 amino asidin hangileri olduğunu belirlediler (1). Yumurta ve et gibi hayvansal proteinler bu 8 temel amino asidi bol miktarda içermektedir. Buna karşılık bitkisel yiyecekler de tüm bu amino asitleri içerir. Bunu özellikle vurguluyorum çünkü toplumda sanki bitkisel besinlerde tüm amino asitler yokmuş, bitkisel beslenenler proteini eksik alacakmış gibi yanlış bir algı var. Bitkisel besinlerdeki amino asitlerle hayvansal besinlerin arasındaki fark şudur: hayvansal besinlerde amino asit çeşitliliği daha fazladır. Bu yüzden sadece bitkisel besin tüketenlerin gerekli amino asitlerin hepsini almak için çeşitliliğe dikkat etmesi gerekir. Vegan bir beslenme rejimine geçerek tam hayvansal besinlerden uzak duran kişiler uzun vadede sadece vitamin B-12 desteğine ihtiyaç duyarlar. Günün hangi zamanında nasıl yerseniz yiyin tüm bitkisel proteinler vücudunuz tarafından gereken yerde gerektiği kadar kullanılır. Yeter ki siz besin kaynaklarını çeşitlendirmeyi bilin.
 
(1) Rose W. The amino acid requirement of adult man. Nutr Abst Rev. 1957; 27: 631–647.
28 Eylül 2010 Salı / 46851 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895