Üye Girişi
E-Posta Adresiniz :
Şifreniz :
Üyelik Formu
E-Posta Adresiniz :
*
Şifreniz :
*
Adınız :
*
Soyadınız :
*

Diyet-beslenme kitaplarını iki ana grupta toplayabiliriz: Birinci grupta kısa sürede hızla kilo vermenizi hedefleyen zayıflatma diyetleri vardır. Hepsinin mantığı aynıdır; günlük kaloriyi azaltırken sizi hareket etmeye yani kalori harcamaya teşvik ederler. Kaloriyi azaltmak için ya yiyecek miktarı azaltırsınız ya da yüksek kalorili glisemik indeksi yüksek ürünlerden (beyaz un ve şeker gibi) az kalorili (erik, lahana) glisemik indeksi düşük ürünlere geçersiniz. İkinci grupda zayıflatmayı hedeflerken aynı zamanda sağlıklı ve doğru beslenmeyi de öğrettikleri iddiasında olan kitaplar vardır. Yurt dışında Paleo Diet olarak ünlenen, ülkemizde Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın öncülüğünü yaptığı Taş Devri Diyeti, bazı yönleriyle Atkins Diyeti’ne benzeyen Karatay Diyeti bu grubun örnekleridir.

Devam eden satırlarda meslektaşım Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ile bu konuda yaptığımız sohbeti ve onun sorularına verdiğim cevapları okuyacaksınız:

(21-22.11.2011 HÜRRİYET GAZETESİ)

Karatay diyeti hakkında ne düşünüyorsunuz? Karatay Diyeti yanlışları doğrularından fazla olan bir diyettir. Kısa vadede kilo verdirdiği için yüz güldürür buna karşılık uzun vadede kalp krizi ve felç riskini artırır. Bir kalp hastasına her gün iki yumurta, 4-5- kalem pirzola yemesini, bonfileden, dana biftekten korkmamasını söylemek olacak iş değil. Millet olarak büyük küçük hepimiz “yiyerek sağlıklı kalmanın” peşinde olduğumuz ve de diyet yapmamak için bahane aradığımız için bu tip yemeli önerilere bayılıyoruz, oysa sağlık yemekten değil “az yemek” den gelir. Bazı hastalar Karatay Diyetinden çok memnun olduklarını söylüyorlar? Bu çok normal… Diyet protein ağırlıklı olduğu için kilo veriyorlar, bu durum hoşlarına gidiyor. Bu arada vücutlarındaki inflamasyonun arttığının, damarlarının biraz daha tıkandığının farkında değiller. Eğer bir imkân olsa da diyeti yapanları beş on yıl süreyle takip etsek ölüm oranının yüksek olduğu ortaya çıkar. Bunu ben söylemiyorum protein ağırlıklı beslenme rejimleri üzerinde araştırmalar yapan onlarca saygın bilim adamı söylüyor. Ben Karatay diyetini ana hatlarıyla Atkins diyetine benzetiyorum. Çok haklısınız. Her iki diyette de hayvansal protein alımı teşvik edilirken beyaz un, şeker ve nişasta tüketimi kısıtlanmıştır. Kitabıyla ünlü olan Dr. Atkins’in kendisi de maalesef kalp hastalığından vefat etmiştir. Hayvansal proteini teşvik eden diyetleri savunanlar bu konuda yapılmış birkaç ay veya birkaç yıllık bilimsel araştırmalardan örnekler vererek yüksek proteinli beslenmenin zararlı olmadığını iddia ederler. Buna karşılık uzun süreyle uygulanan diyetin sonuçları tam bir hayal kırıklığıdır, İsviçre’de yapılan ve on yıl süren Atkins diyeti uygulamasında hem genel ölüm oranında hem de kalp damar hastalıklarından ölüm oranında artış görülmüştür. Canan Hoca, vücudun yapı taşlarından birisi olarak kolesterolün hiçbir zararı olmadığını, kolesterol yüksekliğinin ilaç firmaları tarafından uydurulmuş bir masal olduğunu söylüyor. Sizce de kolesterol bir masal mı? Kolesterolün zararlı etkisinin ilaç firmaları tarafından abartıldığını kabul ediyorum ancak kolesterol kesinlikle bir masal değildir. Dr. Karatay, kolesterolün hücre çeperinde, kıymetli hormonların sentezinde kullanıldığını söyleyerek, “bu kadar önemli fonksiyonları olan bir madde nasıl olur da zararlı olur?” diyor. Oysa vücudumuzda “azının yararlı”, “çoğunun zararlı” olduğu pek çok madde var.Örneğin şeker de aynı kolesterol gibi vücudumuzda çok önemli işlevleri olan, enerji veren bir maddedir.Buna karşılık hiçbirimiz şekerimizin 300’e çıkmasını istemeyiz. Kolesterol de aynen böyledir, makul seviyede hayat için elzemdir, ancak yüksek kolesterol damarların tıkanmasını kolaylaştırır. Sonuç olarak “kolesterol hücrelerimiz için faydalıdır, o halde fazlasının da zararı yoktur” demenin bir mantığı yoktur. Populist bir yaklaşımdır. İnsanların hoşuna gitmesi doğru olduğu anlamına gelmez. Kolesterol zararsızdır diyen Canan Hocanın “ailesel hiperkolesterolemi” nedeniyle çocuk yaşlarında damarları tıkanan, 15 yaşında baypas olan, 18 yaşında kalp krizi geçiren hastalar için ne diyeceğini duymak isterdim. Kolesterol yüksekliğinin hiç bir önemi yoksa çocuk yaşta kalp krizi geçiren bu hastaları nasıl açıklayacağız? Kolesterol ilaçlarının bazı yan tesirleri olduğu bir gerçek. Sence de bu ilaçlar gereğinden fazla kullanılmıyor mu? Çok haklısın. Bu yüzden ben de hastalarıma mümkün olduğu kadar ilaç yazmamaya, sorunu hayvansal gıdalardan sınırlı bitkisel ağırlıklı diyetle çözmeye çalışıyorum. İlaç firmalarına kalırsa kolesterolü 200 üzerinde olan herkesin ilaç yutması gerekir. Oysa diyetle kolesterolü düşen veya iyi huylu dediğimiz HDL kolesterolü yüksek olan insanların ilaç kullanmasına gerek yoktur. Kolesterolün kalp damarlarını tıkayıcı rolünde bir abartma yapılsa da şurası bir gerçek ki bu güne kadar yapılan binlerce çalışma kolesterol yüksekliğinin, HDL -koruyucu kolesterol- düşüklüğünün kalp damar hastalığının sebeplerinden biri olduğunu göstermiştir. Total kolesterol miktarını 35-40 mg düşürmek kalp damar hastalığı riskini orta yaş grubunda yarı yarıya, 50-69 yaş grubunda üçte bir ve 70-89 yaş grubunda altıda bir oranında azaltıyor. Yüksek kolesterolün damarların tıkanmasında etkili olmadığını gösteren çalışmalar da var. Bu çalışmaların çoğu aşırı yüksek kolesterolle yüksek kolesterollü insanları kıyaslayan araştırmalardır. Sadece “çok kötü”yle “kötü”yü kıyasladıkları için sonuçlar yanıltıcı oluyor. Diyelim ki hızlı araç kullanmanın ölüm riskini artırıp artırmadığına dair bir çalışma yapıyorsunuz. Araca bir denek bindirip saatte 130 km hızla duvara çarpmasını sağladığınızda denek ölecektir. Aynı işlemi 120 ve 110 km hızla yaptığınızda deneğin gene öldüğünü göreceksiniz. Buradan “130 la giden de ölüyor, 110 la giden de ölüyor, o halde aracın hızı, trafik kazalarında ölüm oranı etkileyen bir faktör değildir” sonucu çıkaramayız. Trafik kazalarında hız faktörünün ölüm oranına etkili olmadığını söyleyebilmeniz için aynı deneyi örneğin 20 km hızla giden bir araçla da yapmanız gerekir ki bu takdirde aracın hızının ölüm oranının etkilediği açık olarak görülür. Aynı durum kolesterol yüksekliği için de geçerlidir. Haftada 10 porsiyon et yiyenlerle, beş porsiyon et yiyenleri karşılaştırıp veya kolesterolü 200 ile 300 olanları kıyaslayıp ölüm oranlarının aynı olduğundan bahisle kolesterolün kalp damar hastalığında bir rolü olmadığını söylersek yanlış olur. Kıyaslamayı kolesterolü 150 mg/dl’nin altında olanlarla 250’nin üstü olanlar arasında yaptığınızda kolesterolün kalp damar hastalıklarının gelişiminde ne kadar önemli olduğu açıkça ortaya çıkar. Nitekim diyet yaparak kolesterol seviyesini 150 mg/dlnin altına tutanların kalp krizi geçirmedikleri gösterilmiştir.

Sizin ete karşı çıkmanızın nedeni nedir?

Karatay Diyeti her gün 4-5 kalem pirzola, biftek, bonfile, yetmedi iki yumurta yiyebilirsiniz diyor. Günümüzde yaşayan 247 primat türü var. Biz insanlar, akrabalarımız içinde en acımasız olanı, en çok öldüreni ve en çok et yiyeniyiz. Kalbi bir kenara bırakalım, tüm dünyada hayvansal proteinin kanseri tetiklediğini gösteren yüzlerce ciddi çalışma var. Buna rağmen et tüketiminin bu derece teşvik edilmesini doğru bulmuyorum. Harvard Üniversitesi tarafından yapılan ve bu sene American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayınlanan bir araştırmada günde 100 gram (yaklaşık bir porsiyon) kırmızı et (örneğin biftek veya hamburger) yiyen kişilerde tip II diyabet gelişme riskinin % 20 arttığı gösterildi. Etin şeker üzerindeki bu olumsuz etkisinin yüksek demir içeriğine bağlı olduğu düşünülüyor. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et yiyenlerde Tip II şeker hastalığı çıkma riski % 51’e ulaşıyor. Biz doktorların büyük emeklerle yapılan bu bilimsel çalışmalarını tümünü görmezden gelme gibi bir lüksümüzün olmadığını düşünüyorum.  

KIRMIZI ET YERSENİZ ZAYIFLARSINIZ AMA NE PAHASINA?

Etin zayıflatıcı bir etkisi olduğunu biliyoruz. Proteinin kalorisi yağ ve karbonhidrata göre daha düşüktür ikincisi vücudumuz proteini yakarken daha çok enerji harcar. Sonuç olarak eğer un başta olmak üzere karbonhidratı azaltır, hayvansal protein alımını artırırsanız zayıflarsınız. Zayıflarsınız ama ne pahasına? Atkins grubu tarafından finanse edilen bir çalışmada 6 ay süreyle hayvansal protein verilen hastaların % 68’inde lif eksikliğine bağlı olarak kabızlık, % 63’ünde ketozise bağlı olarak ağız kokusu, % 15’inde baş ağrısı, % 10’unda saç dökülmesi görülmüştür. Fazla et yemenin bu saydığım kısa vadeli kötü etkilerinin dışında uzun vadeli yan tesirleri vardır. Böbrek taşı riskini artırır, kolesterolü yükseltir, birlikte yeteri kadar sebze meyve yenilmediği takdirde vitamin eksikliğine neden olur. Et ve hayvansal yağ tüketimini artırmayı öğütleyen diyetler hem zararlıdır hem de kendi içinde çelişkileri vardır. Bunlardan birisi yangı - inflamasyona olan yaklaşımlarıdır. Etçiler bir yandan fazla miktarda hayvansal yağ (tereyağı, kuyruk yağı) ve zeytinyağı yenilmesini önerirken diğer yandan kanda inflamasyonu gösteren HSCRP seviyesinin düşürülmesini öneriyorlar. Oysa yağ ve hayvansal proteinlerin HSCRP seviyesini artırdığı kesin olarak gösterilmiştir ve hem et-yağ yiyip hem HSCRP yi düşürmek mümkün değildir.

Günde iki yumurta için ne diyorsunuz?

Geçenlerde bir hastam muayeneye geldi, kilo verdiği için ağzı kulaklarında... Son bir aydır her gün iki pirzola, iki de yumurta yediğini söylemez mi? Az daha şoka giriyordum. Canan Hoca yumurtanın kolesterolü yükseltmeyeceğini söylüyor ancak yumurtadaki tek sorun kolesterol değil ki. Bir yumurta sarısında 70 mg Arachidonic asit vardır. Arachidonic asit inflamasyon yapar, romatizmayı, astımı, alerjiyi, damarlardaki iltihaplanmayı azdırır, bu yüzden mümkün olduğu kadar az yenmesi gerekir. İki ay önce yumurtayla ilgili çok güzel bir çalışma yayınlandı. California Üniversitesi doktorları 1994-2007 yılları arasında 27 bin erkeği takip edip haftada ikinin üzerinde yumurta yiyenlerle haftada yarım yumurta yiyenleri kıyasladılar. Çok yumurta yiyenlerde hızlı ilerleyen prostat kanseri riski % 81 yüksek. Bu çok yüksek bir oran. Ben hastalarıma haftada bir adetten fazla yumurta yememelerini öneriyorum. Yumurtanın beyazı kolesterol ve arachidonic asit içermediğinden kalp hastaları da yiyebilir. Evrimsel süreçte yumurta yediğimiz bir gerçek ancak unutmayalım ki doğada serbest yaşayan kuşların sadece üreme dönemlerinde -birkaç ay boyunca- yumurtası oluyordu. Bugünkü gibi bütün bir yıl her gün yumurta yemek söz konusu değildi.  

Karatay Diyeti meyve kısıtlaması öneriyor. Şekerli meyvelerin sınırlanmasını anlıyorum ancak günde sadece bir adet meyve yenmesi sizce de doğru mu?

Canan Hoca meyvenin zararını ispatlamak için “Bir elma yedikten sonra midenizin ezilmesi bundandır” diyor. Ben üç elma yiyorum midem ezilmiyor. Dünyada meyvenin faydaları üzerine yapılmış abartmıyorum binlerce çalışma varken “günde bir meyve yiyin” demeyi doğru bulmuyorum. Ben şahsen hastalarıma günde beş porsiyon meyve yemelerini öneriyorum. Meyveleri seçerken şekerli olanları daha az tüketmelerini tavsiye ediyorum. Hayvansal ağırlıklı beslenmenin kanser ve kalp hastalığı oranlarında artırdığına dair yüzlerce çalışma olmasına rağmen sebze meyve ağırlık beslenmenin kansere veya kalp hastalığına neden olduğuna dair bir tek çalışma gösteremezsiniz. Sebze meyve ağırlıklı beslenme, bırakın kansere neden olmayı, kanserde nüksü engelleyici bir rol oynamaktadır. Akciğer kanserinde sebze meyve ağırlıklı bir beslenmeye geçmek kanser hızını % 20-30 oranında azalttığı gösterilmiştir. Sebze meyve tüketimi ile kanser arasındaki ilişkiyi araştıran 156 çalışmanın 128’i sebze meyvenin kanser riskini azalttığını gösteriyor.  

Son olarak Karatay diyetinin katıldığınız bir yönü var mı onu sorayım?

Canan Hoca kitabında şeker ve şekerli içecekleri yasaklıyor ki bu önerisine canı yürekten katılıyorum. Şeker’in kolesterolden daha büyük bir düşman olduğunu da kabul ediyorum. Ülkemizde, beslenmede şeker tehlikesine ilk dikkat çeken kişi Taş Devri Beslenmesi kitabıyla Prof. Ahmet Aydın Hoca’mız oldu. Şimdi Canan Hoca’nın da katkısıyla şekerin bir zararlı bir katkı maddesi olduğu konusunda insanımız bilinçleniyor. Şişman ve diyabetli insan sayısının hızla arttığı ülkemizde şeker ve nişastaya karşı büyük bir kampanya yapılmasına ihtiyacımız var.

27 Kasım 2011 Pazar / 38173 Kişi Okudu
Yorumlar
Copyright © 2006 - 2024 DoktorMurat.Net, Yasal Uyarı ve Gizlilik, Site Haritasi
Dr.Murat KINIKOĞLU Sağlıklı Yaşam Rehberiniz
İntermed Sağlık Merkezi Teşvikiye cad. No: 63 Nişantaşı Şişli/İstanbul
Tel: 0212 225 06 60 - Faks: 0212 2250895